ANALİZDOĞU AFRİKAEKONOMİHABERLER

Türkiye-Tanzanya İlişkilerinde Yeni Dönem

Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan' ın Türkiye Ziyareti Sonrası Türkiye-Tanzanya İlişkilerinde Yeni Dönem

17 Nisan tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Türkiye’ye gelen Samia Suluhu Hassan’ın ziyareti, başta ticaret ve eğitim olmak üzere 6 mutabakat zaptının imzalanmasıyla, Türkiye-Tanzanya ilişkilerini yeni bir döneme taşıdı. Tanzanya, Türk topraklarına Osmanlı’nın varlığıyla bağlanmış olsada sömürge zihniyeti nedeniyle yaşanan kopuşun ardından sonuç bağımsızlıkla neticelendi. 1920’li yıllarda İngiliz mandasında olan Tanzanya, İngiliz ve Alman sömürge zihniyetinden kurtutup  26 Nisan 1964’te ise Zengibar ile Tanganyika birleşmesiyle Tanzanya Cumhuriyeti kuruldu. Ve Türkiye-Tanzanya ilişkileri Darüsselam Büyükelçiliği’nin açılmasıyla başladı.

Türkiye Cumhuriyeti ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti ilişkileri, 1979 yılından Darüsselam Büyükelçiliği’nin açılmasıyla başladı; ancak elçilik 1984 yılında bütçe kesintisi sebebiyle kapatılmak zorunda kaldı. Şubat 2009’da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Tanzanya ziyaretiyle Darüsselam’daki Türkiye Büyükelçiliğinin yeniden açılması ve Tanzanya Cumhurbaşkanı Jakaya Kikwete’i Türkiye’ye davet etmesiyle 17-21 Şubat 2010 tarihleri arasında Tanzanya’dan Türkiye’ye yapılan ilk başkanlık ziyaretleri iki ülke arasındaki ilişkileri hızlandıran büyük adımlar oldu.

Özellikle Afrika’da 2002’den 2022’ e  kadar büyükelçilik sayımızın 12’den 44’e yükselmesi, son 20 yılda Afrika’daki diplomatik başarıların önündedir. Türkiye’nin 2005 yılında Afrika Birliği’ne gözlemci üye,  2008 yılında Zirve’de Kıta’nın stratejik ortağı ilan edilmesi ve 18-21 Ağustos 2008 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Birinci Türkiye-Afrika Ortaklığı Zirvesiyle ilişkiler sürdürülebilir bir mekanizmaya kavuşturuldu.

Türkiye-Tanzanya arasındaki ilişkiler büyükelçiliğin açılmasıyla beraber hızlanarak kamu destekli kurumların açılmasına olanak sağlıyor. Başta Yunus Emre Enstitüsü, TİKA ve Maarif Vakfı’nın destekleriyle kamu diplomasisi alanında önemli adımlar atıldı. Maarif Vakfı’nın Tanzanya’daki varlığı FETÖ mensuplarının  önüne geçerek eğitim konusunda başarılar elde etmeye devam ediyor.

Emin Sansar – Anadolu Ajansı

Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Afrika ziyareti kapsamında 22-23 Ocak 2017 tarihlerinde Tanzanya’yı ziyaret etti. Ziyaret vesilesiyle  eğitim, ticaret, teknoloji olmak üzere toplam 10 anlaşma imzalandı. Başta FETÖ olmak üzere pekçok konu özelinde yapılan görüşmeler neticesinde 2003 yılında yaklaşık 11 milyon dolar olan ikili ticaret hacmi 2023 yılında yaklaşık 350 milyon dolar seviyesini çıktı.  MÜSİAD ve Türkiye Müteahhitler Birliği’nin Tanzanya’da 6,4 milyar dolar değerinde 14 tamamlanan  projesi  yanında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)’in düzenlemeleri ile Doğu Afrika’da önemli katalizör görevi görmektedir.

18 Nisan 2024 tarihinde bir araya gelen devlet liderleri, Türkiye-Tanzanya başta yatırım ve eğitim olmak üzere 6 mutabakat zaptı imzaladığını duyurdu. Cumhurbaşkanı Suluhu’nun sözlerinden anlaşılacağı üzere yeni dönemde Tanzanya-Türkiye dostluk ilişkileri daha da derinleşen bir sürece doğru gidiyor. Karşılıklı saygı ve kazan-kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, karşılıklı ticaret ve yatırımların artırılması noktasında atılabilecek adımları ele alarak ikili ticaret hacminin ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini belirtti. DEİK’in önderliğinde Türkiye-Tanzanya İş Forumu’da konuşan Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ise 21. yüzyılın Afrika ve Türkiye yüzyılı olduğuna vurgu yaparak ticari hacmin 1 milyar dolara çıkarılması hedefine vurgu yapmıştır.

Türkiye’nin son 20 yılda Afrika ile olan kazan-kazan ilişkisinin yanında son yıllarda çokça vurgu yapılan barış ve güvenlik algısı Türkiye’nin Afrika’daki prestijini yalnızca diplomatik sahada değil Afrika toplumları arasında da arttırmaktadır. Türkiye’ye eğitim için gelen Afrika öğrencilerinin sayısının her geçen yıl bir önceki yıla göre artış göstermesi ve Afrika ülkeleriyle yapılan anlaşmaların başında yükseköğretim kurumları ve eğitim konusunda vurgu yapılması bu durumu gözler önüne sermektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu