Sudan Rakip Silahlı Güçleri Arasındaki Güç Mücadelesi
Güç mücadeleleri Sudan siyasi tarihinde sıklıkla karşı karşıya kalınan bir durum olagelmiştir. Sudan, 1956’daki bağımsızlığından bu yana Afrika ülkeleri arasında en fazla darbe girişimine maruz kalan ülke olmuştur. Bu tür köklü istikrarsızlıklar başka darbelere davetiye çıkarma eğilimindedir.
Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF)’nin savaşan rakip gruplarından birinin lideri ve güçlü bir askeri komutan olan General el-Burhan ile Hemedti olarak da bilinen Rus yanlısı paramiliter güç RSF’nin lideri Mohamed Hamdan Dagalo arasındaki gerilim son aylarda tırmanmış ve ülke geneline yayılan şiddetli çatışmalara dönüşmüştür. Gerilimin çatışmalara evrilmesi uluslararası gündemin ilk sıralarında daha çok iç silahlı çatışmalarla anılan Sudan’da yeni bir iç savaşın yaşanabileceği endişelerini arttırmıştır.
SAF ile hükümetin paramiliter gücü RSF, 15 Nisan 2023 Cumartesi sabahı başkentte ve ülkenin farklı noktalarında şiddetli çatışmalara girerek demokrasiye geçiş umutlarına yeni bir darbe indirmiştir. Her iki silahlı grup diğerini yaşanan ve şimdiye kadar en az üç kişinin ölümüne neden olan şiddet olaylarını kışkırtmakla suçlamıştır. RSF, başkent Hartum’da üç havaalanı, ordu komutanlığı konutu ve başkanlık sarayı dahil olmak üzere kilit noktalarda kontrolü ele geçirdiğini iddia ederken, savunma bakanlığı, ordu karargahı ve devlet televizyon kanalı yakınlarında da saldırılar düzenlendiği bildirilmiştir. SAF, RSF’nin iddialarını reddetmiş ve RSF üslerine saldırılar düzenlendiğini duyurmuştur. Darfur, Forobaranga ve Merowe’de de çatışmalar yaşandığı bildirilmiştir.
SAF ile RSF milisleri arasında uzun süredir devam eden anlaşmazlığın Kuzey Afrika ülkesinin kontrolü için bir savaşa dönüşmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM), ABD, Rusya ve Çin bölgesel bir iç savaş endişesiyle ateşkes çağrısında bulunmuştur. Mısır Devlet Başkanı ve Afrika Birliği komisyonu Başkanı ile görüştüğünü belirten BM Genel Sekreteri António Guterres de şiddete derhal son verilmesi çağrısında bulunmuştur.
Çatışmalar ikinci gününde Sudan ordusu RSF milislerini ve üslerini ele geçirerek yavaş yavaş durumun kontrolünü ele geçirirken IGAD Başkanı Workneh Gebeyehu Sudan ve bölge halkının yararı için durumu en iyi şekilde nasıl sükûnetinin yeniden tesis edebilmesi konusunda görüşmek üzere IGAD Devlet ve Hükümet Başkanları Olağanüstü Zirvesi’nin toplanması çağrısında bulunmuştur.
Arap Birliği, Mısır ve Suudi Arabistan’ın talebi üzerine durumu görüşmek üzere acil bir toplantı düzenleyeceğini açıklamıştır.
Gerginlik Anlaşmazlıktan Kaynaklanıyor
Her ikisinin de siyasi hırsları olduğu bilinen el- Burhan ve Hemedti, Ekim 2021’de Sudan’ın kırılgan demokratik geçiş sürecini rayından çıkaran bir askeri darbe düzenlemiştir. 2021 darbesi Batı destekli, güç paylaşımına dayalı bir yönetimi ortadan kaldırmış ve Ömer el-Beşir yönetiminde otuz yıl süren otokrasi ve baskının ardından Sudanlıların demokratik yönetim özlemlerini suya düşürmüştür. İktidarın ele geçirilmesi aynı zamanda 44 milyonluk ülkeyi 1956’daki bağımsızlıktan bu yana en kötü siyasi ve ekonomik krizine sürüklemiştir.
Ekim 2021’de General el-Burhan komutasındaki Sudan ordusu olağanüstü hal ilan etmiş ve kendi liderliğinde geçici bir Egemenlik Konseyi kurulduğunu açıklamıştır. Ardından gelen protestolar General el-Burhan’ı, Başbakan Abdalla Hamdok’un görevine iadesini, tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını, Temmuz 2023’te seçimlerin yapılmasını ve iktidarın seçilmiş bir sivil hükümete devredilmesini öngören bir anlaşma imzalamaya zorlamıştır. Ancak siyasi kriz devam etmiş ve Hamdok 2 Ocak 2022’de istifa etmiştir.
Sudan’da, siviller ve ordu 2019’da bir güç paylaşımı anlaşması imzaladıktan sonra General el-Burhan, ülkenin demokratik yönetime geçişini denetleyecek bir organ olan Egemenlik Konseyi’nin başkanı olmuştur. Ancak 2021’in sonlarında iktidarın sivillere devredileceği tarih yaklaştıkça General el-Burhan iktidarı devretme konusunda isteksiz davranmıştır. Aralık 2022’de General el-Burhan tarafından temsil edilen ordu ve demokrasi yanlısı sivil gruplardan oluşan bir koalisyon, siyasi açmazı sona erdirmek için uluslararası toplum üyelerinin aracılık ettiği bir ön anlaşma imzalamıştır. Ancak bu anlaşma, protestolarını sürdüren bazı sivillerin ya da en büyük rakibi, güçlü bir paramiliter grup RSF’nin lideri Hemedti’nin taleplerini karşılamamıştır.
Her ne kadar ordu ve RSF Ekim 2021’de Sudan’ın demokrasiye geçiş sürecini altüst eden bir darbeyi birlikte gerçekleştirmiş olsalar da, aralarındaki sürtüşme son aylarda kamuoyuna yapılan çelişkili açıklamalar ile giderek daha görünür hale gelmiştir.
General el- Burhan liderliğindeki silahlı kuvvetler ilk kez RSF ile olan farklılıklarını ve paramiliter grubun taktiklerinden duyduğu rahatsızlığı açıkça dile getirmiştir. Buna karşılık General Hemedti darbenin Ömer el-Beşir yanlılarına siyasi bir geri dönüş yapma şansı veren bir hata olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca General el-Burhan ve diğer generalleri iktidara tutunmakla suçlamıştır. Bu gelişmeler, iki taraf arasındaki gerginliğin arttığına dair aylardır süren spekülasyonların doğruluğunu göstermiştir.
Generaller, Ekim 2021’deki darbeden bu yana Egemen Konsey adı verilen yapı aracılığıyla ülkeyi yönetiyor. Konseyin başkanlığını el-Burhan, başkan yardımcılığını ise Hemedti yürütmektedir. Ancak sivil liderliğindeki bir hükümete geçme önerisi, RSF’yi ulusal orduya entegre etme takvimi konusunda tıkanmıştır. RSF bunu 10 yıl ertelemek istemiş ancak ordu bunun iki yıl içinde gerçekleşmesi gerektiğini söylemiştir. RSF’nin entegrasyonu konusundaki çıkmaz, ordunun siyaseti bırakmasına ve seçimler yapılana kadar 24 ay boyunca sivil liderliğindeki bir hükümetin ülkeyi yönetmesine yol açacak bir siyasi anlaşmanın imzalanmasını geciktirmektedir.
Şiddet olayları RSF’nin düzenli orduya entegrasyonu konusunda haftalardır devam eden gerginliğin ardından patlak vermiştir. RSF’nin orduya entegre edilmesi kuşkusuz tek başına yeterli olmasa da sadece sivil grupların temel bir talebi değil, aynı zamanda ülkeyi sivil yönetime döndürecek ve 2021’deki askeri darbenin yol açtığı siyasi-ekonomik krizi sona erdirecek bir anlaşmayı sonuçlandırmaya yönelik görüşmelerin kilit unsurlarından birini oluşturmaktaydı.
Gelinen aşamada ülkeyi yöneten Egemenlik Konsey’in tepesindeki iki general, el-Burhan ve Hemedti arasındaki siyasi rekabet askeri liderler arasında bir güç mücadelesine dönüşmüştür. Sudanlı paramiliter grup RFS, baskınlar, ateş açma ve hava saldırılarından oluşan oluşan bir hesaplaşma ile iktidarı ele geçirmeye ve orduyu görevden almaya çalışmaktadır.
Çatışmaların Kilit Aktörü Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri
2019’dan bu yana Hartum’a konuşlanmış olan RSF’nin kökeni, 2000’li yıllarda Darfur’daki iç savaş sırasında hükümetin yanında savaşan ve acımasız baskılar uygulayan Janjaweed milislerine dayanmaktadır. Sudan Ulusal İstihbarat ve Güvenlik Servisi’ne (NISS) bağlı Janjaweed milisleri, Darfur ve Güney Kordofan ve Mavi Nil gibi diğer eyaletlerdeki silahlı isyanlarla savaşmak üzere RSF’ye dönüştürülmüştür. RSF, Hartum’un isyanı bastırmak için isyancı gruplara karşı Janjaweed milisleri altında örgütlenen ülkenin bazı Arap kabilelerini kullandığı Darfur çatışması sırasında Sudan hükümeti tarafından kurulmuştur. RSF’nin kurulmasındaki ilk amaç Darfur’daki isyancılara karşı askeri bir araç geliştirmek olsa da, daha sonra bu paramiliter grup Sudan’daki protestolara ve diğer isyancı faaliyetlere yönelik baskılarda kullanılmıştır. Askeri operasyonlar sırasında RSF Sudan ordusuna bağlı olarak faaliyet göstermiştir. Grubun komutanı Hemedti, gençlik yıllarında Darfur bölgesine yerleşen Çadlı bir Arap ve RSF’nin kurulmasında önemli bir güç olan Cancavid milislerinin lideriydi. RSF, 2013 yılında silahlı kuvvetlerin bir parçası olarak meşrulaştırılmış ve önemli bir özerkliğe sahip olmuştur. Özel bir yasa çerçevesinde faaliyet gösteren ve kendi emir komuta zincirine sahip olan RSF, normal görevlerinin bir parçası olarak ülke genelinde konuşlandığını belirtmiştir.
Darfur’un yerleşik nüfusu ile göçebe kabileler bölgedeki doğal kaynakların paylaşımı konusunda uzun süredir anlaşmazlık içindeydi. Çatışma ilk ortaya çıktığında Sudan merkezi hükümeti bu ikilemi kullanarak bazı göçebe kabileleri isyancı gruplara karşı harekete geçirmiştir. Çatışmalarda 2,5 milyon insan yerinden edilmiş ve 300.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcıları daha sonra Sudan hükümet yetkililerini ve Cancavid liderlerini bu çatışmada soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlemekle suçlamıştır.
Nisan 2019’da el-Beşir dönemini sona erdiren askeri darbeye katılan RSF’nin iyi silahlanmış ve savaş tecrübesi olan yaklaşık 100.000 kişilik bir milis kuvvetine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Ordunun tank ve hava gücünden yoksun olmasına rağmen, bir zamanlar deve tüccarı olan Hemedti tarafından yönetilen RSF, Uluslararası Kriz Grubu’na göre yakıp yıkma taktikleriyle ünlü tecrübeli bir savaş gücüdür. Bu da Sudan’ın komşularını da içine çekebilecek uzun süreli bir çatışma ihtimalini arttırmaktadır.
Altın madenciliği de dahil olmak üzere geniş ekonomik kaynaklara sahip olan paramiliter grup, silahlarını bağımsız olarak yurtdışından temin etmektedir. “Tek ordu” ilkesini desteklediğini belirten General Hemedti, demokrasi yanlısı grupların ve ordunun RSF’nin silahlı kuvvetlere entegre edilmesi yönündeki taleplerine karşı çıkmaktadır.
Rus paralı asker grubu Wagner milisleriyle bir altın madenini paylaşan Hemedti, Ukrayna’nın işgali arifesinde Rusya’ya gitmiş ve Kızıldeniz’de bir Rus üssü inşa edilmesinden yana olduğunu ifade etmiştir.
RSF, kuzey Sudan’daki ve başka yerlerdeki varlığının güvenlik ve istikrarı sağlamayı ve insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadele etmeyi amaçladığını söylese de grubun kanla lekelenmiş varlığı, Sudan’ın demokrasi yanlısı çevrelerinde ülkenin karmaşık tarihinde yeni bir zor aşamaya girebileceği yönündeki korkuları artırmıştır.
Çatışmalar tüm şiddetini korurken uzun vadeli çıkarımda bulunmak için erken olsa da Sudan’ın eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in Nisan 2019’da devrilmesinden bu yana çalkantılı siyasi geçiş süreci devam etmektedir. Uzun zaman önce başlayan ve doğrudan çatışmalara kadar tırmanan bir güç mücadelesine dönüşen çatışmalar Sudan geçiş süresindeki son kırılmadır. Sudan Askeri Kuvvetleri’nin, Hamedti’nin isyancı milisleri dağıtılana ve parçalanana kadar müzakere ve diyaloğu reddettiği yönündeki açıklamaları göz önüne alındığında taraflar arasındaki çatışmaya barışçıl bir çözümün giderek daha da olanaksız hale geldiğini söylemek mümkündür.
Sonuç olarak uzun vadede Sudan halkının barış ve demokrasiye ulaşma ihtimali zayıf görünmektedir. Bu açıdan sadece Hartum ile sınırlı kalmayıp SAF’in güçlü bir hava kuvvetine sahip olduğu stratejik Merowe kentine de yayılan silahlı çatışmaların devam etmesi bölgenin istikrarı açısından önemli riskler barındırmaktadır. Bölgedeki birden fazla silahlı grubun varlığı göz önüne alındığında, bu bölgede çatışmaların devam etmesi kimsenin kazanamayacağı ve uzun süreli yıkıcı bir savaşa dönüşme riski taşımaktadır.
(Gözde Söğütlü, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Çatışma Çözümü ve Barış İnşası Doktora Çalışmaları)