Somali’de Hasan Şeyh Mahmud Yeni Dönemi ve Türkiye
Mahmud yönetimi, Somali’ye yatırım yapmak için ülkenin politik istikrara kavuşmasını beklemek yerine doğrudan doğruya istikrarı ve kalkınması için çaba yürütmekte olan Türkiye ile diyaloğu arttıracaktır.
Somali’de tartışmalı geçen bir buçuk yıllık aranın ardından gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kazananı Hasan Şeyh Mahmud oldu. Siyaset sahnesine 2012 yılında milletvekili olarak başlayan Mahmud, aktif siyasete muhafazakar kimliğiyle bilinen Barış ve Kalkınma Partisi’nin lideri olarak devam etti. 2012 yılından 2017 yılına kadar Somali’nin sekizinci Cumhurbaşkanı görevini de yürütmüş olan Hasan Şeyh Mahmud, ülke tarihinin en rekabetçi seçimleri olarak kaydedilen 2022 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci kez kazanarak tarihsel bir olaya imza atmış oldu.
Demokrasi ve barış kültürü içinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri Afrika Boynuzu’nun stratejik ülkesi Somali için önemli gelişmeler barındırıyor. Somali tarihi açısından önem arz eden Somali Ulusal Gençlik Günü’nde gerçekleştirilen ve görev devrinin barışçıl bir şekilde gerçekleştirildiği yeni bir dönemin habercisi olan seçim sonuçları ülke genelinde sevinç gösterileriyle karşılansa da yeni yönetimin önünde acilen ilgilenmesi gereken önemli konu başlıkları yer alıyor.
Selefi Muhammed Abdullah Fermacu’nun elde ettiği 110 oy oranına karşılık 214 oyla zaferini ilan eden Mahmud’un, Somali’nin barış ve istikrarı adına öncelikli olarak ülkenin birçok noktasında kontrol hakimiyeti kurmuş olan isyancı Eş Şebab terör örgütü ile mücadeleye odaklanması bekleniyor. Eş Şebab’ın Somali’de merkezi yönetimin zayıflamış olmasından dolayı devlet kurumlarının eğitim, sağlık ve güvenlik gibi alanlarda sağlayamadığı hizmetleri yerine getirmesi halk desteğini artırmasına imkan sağlıyor. Diğer yandan Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Afrika Boynuzu’nun gıda güvenliği kriziyle karşı karşıya olduğu bir dönemde yönetime gelen Mahmud’un öncelikli olarak ilgilenmesi gereken konular arasında Somali’de son yılların en şiddetli kıtlık problemi yer alıyor. 2019 yılında yaşanan çöl çekirgelerinin istilası sonrasında yağış miktarının beklenenin altında gerçekleşmesi ülkede tarımsal üretimin gerilemesine ve gıda fiyatlarının artmasına neden olurken son dönemde özellikle Rusya’nın Ukrayna işgalinin buğday ithalatında neden olduğu aksaklıklar dolayısıyla Somali’de birçok insan acil yardıma ihtiyaç duyuyor. Bu noktada Mahmud’un yeniden seçilmesinin, insani yardım, alt yapı yatırımları ve ticari ilişkiler bağlamında Somali politikasının dinamiğini, kapasite inşası ve kalkınma faktörünün oluşturduğu Türkiye ile ilişkilerde yaratacağı ivme önem arz ediyor.
Somali, Türk dış politikasında uzun yıllar ihmal edilmiş olan Afrika Kıtası’na yönelik 1998 yılında başlatılan Afrika Açılım politikasının ana sütunlarından birini oluşturuyor. Somali’de barış ve istikrarın sağlanabilmesi adına devlet kurumlarının yanı sıra Türk kamu sektörü ve sivil toplum kuruluşlarınca gerçekleştirilen yatırımlar Türkiye-Somali ilişkilerinin hükümet ilişkilerinin ötesinde toplumsal anlamda da büyüyüp gelişmesine imkan tanıdı. Uzmanların ortak görüşlerine göre Mahmud’un ikinci Cumhurbaşkanlığı dönemi, Türkiye Somali ilişkilerinin güçlenerek gelişmesi adına olumlu bir kazanım. Öngörülen bu tablonun gerekçesi olarak Mahmud’un bir önceki dönem Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında iki taraf ilişkilerinde yaşanan gelişmeler olduğunu söylemek mümkün.
Güvenlik gerekçesiyle dünyanın en tehlikeli bölgesi olarak kabul edilen ve uluslararası kamuoyunun gitmekten korktuğu Somali’nin tüm dünya ile bağlantısını kolaylaştıran Mogadişu havaalanının açılması ve kaos ve çatışmanın hakim olduğu Mogadişu limanının Türkiye’nin öncülüğünde yabancı yatırıma açık hale gelmesi, Mahmud’un bir önceki Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye ile ülkesinin istikrarı ve kalkınması adına gerçekleştirdiği anlaşmalardan sadece birkaçı. Mahmud’un önceki Cumhurbaşkanlığı döneminde ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirmiş olması ve her fırsatta izolasyondan kurtulan ve dünya ile bütünleşen Mogadişu’nun güvenlik ve yatırımlar açısından değişen çehresinde Türkiye’nin rolüne vurgu yapmayı ihmal etmemesi iki ülke ilişkilerinin yükselen ivmesinden duyduğu memnuniyeti göstermektedir.
Cumhurbaşkanı Mahmud’un 2012- 2017 yılları arasında Türkiye ile her alanda gerçekleştirdiği işbirliği ve yatırım anlaşmaları düşünüldüğünde yeni dönemde de Türkiye ile dostluk ilişkilerini sürdürmesi kuvvetle muhtemel. Türkiye’nin, Somali’ye dönük dış ilişkileri her şeyden önce insani ve değer temelli bir bağlam içerisinde tanımlansa da ticaret ve yatırım olanakları da önemli bir konu başlığıdır. Somali’de güvenliğin sağlanması noktasında Türk-Som askeri eğitim üssünde Somalili askerlerin eğitim almasının yanı sıra Türkiye üniversitelerinde eğitimini tamamlayan Somalili öğrencilerin ülkelerinde üst düzey hizmetlerde bulunmaları Türkiye’nin “Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler” yaklaşımıyla birebir örtüşmektedir. Ortadoğu siyasi kamplaşmasının izlerinin görülmeye başladığı Somali’de pro-aktif ve koordinasyonlu planlama ile hareket eden Türkiye, seçim sürecinde Somali içi politikasına karışmamış ülkedeki her taraf ile doğrudan temas kurabilen güvenilir bir aktör olduğunu göstermiştir.
12 yıllık geçiş hükümetinin ardından 2012-2017 süresinde Cumhurbaşkanlığı olarak görev yaptığı süreç boyunca Somali’nin istikrarı ve kalkınması adına önemli başarılara imza atmış olan Mahmud, gelinen aşamada Somali’de tarihin en şiddetli kıtlık sorunlarının, güvenlik zafiyetlerinin yaşandığı bir süreçte Somali halkının güvenini ve onayını kazanmayı başarmıştır. Cumhurbaşkanı Mahmud’un, özellikle 2011 yılında Somali’ye gerçekleştirdiği üst düzey ziyaret ile Somali’nin ziyaret edilemez bir yer olmadığını göstererek halkın gönlünde özel bir yere sahip olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkilere sahip olması iki taraf ilişkilerinin pozitif yönlü seyretmesini sağlayan bir faktördür.
Sonuç olarak Mahmud yönetimi, Somali’ye yatırım yapmak için ülkenin politik istikrara kavuşmasını beklemek yerine doğrudan doğruya istikrarı ve kalkınması için çaba yürütmekte olan Türkiye ile diyaloğu arttıracaktır.
(Gözde Söğütlü, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Çatışma Çözümü ve Barış İnşası Doktora Çalışmaları)