BÖLGELERKUZEY AFRİKA

Rusya’nın Afrika’da nüfuzunu artırma planları karşısında Cezayir’in tutumu ne olur?

Afrika’nın Sahel bölgesinde Fransız varlığına karşı tepkiler artarken bölgedeki güç dengesinin değişmesi adına Moskova ile Cezayir arasındaki istisnai stratejik ortaklığın kullanılması varsayımları gündeme geliyor.

 

Afrika kıtasındaki Sahel halklarının Fransız varlığına yönelik tepkilerinin gölgesinde Rusya’nın Cezayir’in iş birliğiyle bölgede nüfuzunu artırma ihtimaline ilişkin varsayımlar gündeme geliyor. Ancak uzmanlar bölgede Cezayir-Rusya koordinasyonunu pek olası görmüyor.

Afrika’da batıda Atlantik Okyanusu’ndan doğuda Kızıldeniz’e uzanan ve Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan ve Eritre’yi kapsayan Sahel bölgesindeki Fransız varlığı bir süredir buradaki halkların tepkisini çekiyor.

Mali’nin başkenti Bamako’da yaklaşık 2 yıldır cuma günleri düzenlenen gösterilerde, ülkedeki Fransız güçlerinin ayrılması yönündeki talepler dile getiriliyor. Bu gösterilerde zaman zaman eylemcilerin Rus bayrağı taşıdığı ifade ediliyor.

Diğer bir Sahel ülkesi Burkina Faso’da ise geçen hafta Kaya şehrindeki eylemciler, Nijer’e doğru ilerleyen Fransız askeri konvoyunun geçişini engelledi.

Yerel basındaki haberlere göre, Fransız askerlerinin terörist gruplara yardım ettiğini düşünen bölge sakinleri, Fransız askeri konvoyunun geçişine izin vermedi.

Kaya Belediye Başkanı Laurent Kontogom’un aracılık yapmasına rağmen geçişine izin verilmeyen Fransız konvoyu, geri çekilmek ve Kaya’ya yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki eski bir taş ocağına sığınmak zorunda kaldı.

Sahel ülkeleri halkları arasında Fransa’nın temel görevi olan terör örgütleriyle mücadelede başarısız olduğuna ilişkin genel bir kanaatin yayıldığı gözleniyor.

Bununla birlikte Paris’in “Afrika kıtasının servetini yağmalamakla suçlanan” nüfuzunu korumak için bölgede mümkün oldukça uzun süre kalmak adına “teröristleri desteklediğine” ilişkin şüphelerin de arttığı ifade ediliyor.

Fransa, 2013 başında Mali’deki “Serval” isimli askeri harekatın ardından 1 Ağustos 2014’te Sahel’de “Barkhane Operasyonu”nu başlattı. Fransa’nın bu operasyon kapsamında Sahel bölgesindeki Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer ve Çad’da 5 bin 100 askeri bulunuyor.

Bölgede Rusya’nın artan varlığı

Fransa’nın Birleşmiş Milletler Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSCA) bünyesinde Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki (OAC) askeri varlığını sona erdirme kararının ardından Rusya 2016’dan bu yana bu ülkede önemli bir oyuncu halini almaya başladı.

Moskova, 2019’dan bu yana Fransa’nın geleneksel nüfuz sahnesi olan Sahel ülkelerinde “Barkhane Operasyonu”nun imajının çöküşünden yararlanarak birtakım ciddi atılımlarda bulundu.

Fransa ile Mali’deki geçiş hükümeti arasında yaşanan gerilimin tırmanmasıyla son haftalarda Moskova ile Bamako arasındaki temaslar da arttı.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak resmi olmayan bazı kaynaklarda, Mali hükümeti ile Rus paralı asker gücü Wagner Grubu’nun bir güvenlik anlaşması imzalanması kapsamında ciddi müzakerelerin yürütüldüğüne ilişkin iddialar yer aldı.

Cezayir’in Mali’ye desteği

Cezayir yönetimi, Mali’de Ağustos 2020’de yaşanan darbeden bu yana ülkeye ve halkına yönelik desteğini ifade ederken Paris ile Bamako arasında ilişkilerde gerginlik yaşandı.

Ülkenin “hassas dönemi” olarak değerlendirdiği bu zamanda Mali makamlarını ve halkını destekleyen Cezayir, darbenin ardından tesis edilen geçiş döneminin mümkün olan en kısa süreyle kısıtlı kalması çağrısında bulundu.

Mali ve Cezayir’in Fransa ile ilişkileri, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamaları nedeniyle benzeri görülmemiş gerilemeye tanık oldu.

Macron’un 2 Ekim’de Le Monde gazetesinde yayımlanan “Cezayir’in sömürge tarihini Fransa nefreti üzerine inşa ettiği” şeklindeki sözleri ülkede hem resmi hem sivil kanattan tepkiyle karşılandı.

Cezayir yönetimi, açıklamaların ardından 3 Ekim’de hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattı ve ardından Cezayir’in Paris Büyükelçisi Muhammed Anter Davud’u istişare için ivedilikle ülkeye çağırdı.

Son olarak Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian 8 Aralık’ta gerçekleştirdiği ziyaretinde ülkesinin Cezayir ile aralarındaki buzları eritmeyi ve yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmayı arzuladığını açıkladı.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Mali hükümetini hedef alan sözleri de iki ülke arasında gerilime yol açtı.

Fransa’nın Bamako Büyükelçisi M. Joel Meyer 6 Ekim’de Macron’un Mali hükümetine yönelik sözleri nedeniyle Mali Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Mali-Rusya diplomatik faaliyetleri

Cezayir ve Mali’nin Fransa ile ilişkilerinin kötüleşmesi, Rusya’nın Mali geçiş hükümetine yönelik diplomatik desteğiyle denk düşüyor.

Fransa’nın Wagner paralı askerleriyle bir anlaşma imzalaması halinde Mali hükümetine yönelik yaptırım uygulayacağına ilişkin baskı ve tehditlerine rağmen Bamako, Moskova ile diplomatik faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop 11 Kasım’da Moskova’yı ziyaret etti, 23 Kasım’da ise Diop Rusya’nın Bamako Büyükelçisini kabul etti.

Diop, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile gerçekleştirdiği basın toplantısında, “Ülkemiz ne zaman zor bir durumla karşı karşıya kalsa Rusya yanımızda oldu, bize yardım etti ve destekledi. Şu anda çok zor ve karmaşık bir durumdan geçiyoruz, bu yüzden dostlarımızdan yardım isteyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Sahel’de Fransa’ya karşı tepkiler artarken bölgedeki dengelerin değişimi için Moskova ile Cezayir arasındaki istisnai stratejik ortaklığın kullanılmasının ihtimal dahilinde olup olamayacağı akıllara geliyor.

Üçlü koalisyon ihtimali

Cezayir ve Rusya’nın, Fransa’nın aksine Mali’deki geçiş hükümetine yönelik tutumlarının uyumu, 1960’lardan bu yana istisnai stratejik bir ilişki içinde olan Cezayir ile Moskova arasında yakınlaşma ya da koordinasyon olasılığının kapısını aralıyor.

Sahel’de Cezayir’in karşılamasıyla muhtemel bir Rus varlığı yaklaşımına ilişkin söylemler mantığa yakın görünse de iki ülkenin dış politika seçimleri bu söylemlerin tam tersine işaret ediyor.

Siyasi işler uzmanı Ekrem Harif, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Cezayir-Rus yakınlaşması, Afrika’nın Fransız nüfuzundan kurtulma yolu olabilir ancak Cezayir-Wagner-Mali üçlü koalisyonunun oluşması pek olası değil.” değerlendirmesinde bulundu.

“Sahel ya da Mali’de Rus varlığından söz edemeyiz, çünkü bahse mevzu olan Wagner grubu Rusya’yı resmi olarak temsil etmiyor.” diyen Harif, Libya’da meşru otoriteye karşı savaşan ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı milislerin lideri Halife Hafter yanında savaştığı için Wagner’in, Libya krizinde Cezayir’e neredeyse düşman olduğunu söyledi.

Harif, bu sebeplerden ötürü Cezayir’in ne ortak ne ara bulucu ne de başka bir rolde denkleme dahil olamayacağı görüşünü ifade etti.

Rusya’nın bölgeye nüfuzu için Cezayir’in gerekli olmadığını kaydeden Harif, “Moskova’nın, Fransa’nın Afrika’da bıraktığı boşlukları doldurmaya dayalı bir stratejisi var ve Afrika’daki bölgeleri ele geçirmek için birlik göndermek isteyeceğini sanmıyorum. Bu nedenle Wagner gibi lojistik becerisiyle tanınan ve dışarıdan herhangi bir desteğe ihtiyaç duymayan kuruluşları gönderiyor.” ifadelerini kullandı.

Çıkar ve strateji farklılıkları

Cezayir’in güneyindeki Varakle Üniversitesinden siyaset bilimi profesörü Mahkuf Kahi ise iki ülkenin çıkarları ve stratejilerindeki farklılıklar nedeniyle bölgede bir Cezayir-Rusya koordinasyonundan söz etmenin mümkün olmadığını dile getirdi.

Kahi, “Rusya’nın çıkarları ile Cezayir’inkiler aynı değil. İki ülke arasındaki stratejik ilişkin Moskova’nın bölgedeki rolünü belirlemiyor. Rusya, Libya’da başkent Trablus’un meşruiyetini savunan Cezayir’in aksine Hafter’i destekliyor.” dedi.

Kahi, Cezayir’in Libya’daki stratejisinin krizin diyalogla çözümüne dayandığını, Rusya’nın ise bir tarafı diğerinin pahasına desteklediğini ve silah desteği sağladığını aktardı.

Rusya’nın Mali’deki konumunun da muğlaklığını koruduğunu söyleyen Kahi, Moskova’nın Mali’deki geçici hükümeti desteklemesine rağmen üst düzey Rus diplomatların ülkeyi ziyaret etmediğini anımsattı.

Kahi buna rağmen Cezayir Dışişleri Bakanı’nın ilk darbeden bu yana Mali’yi birkaç kez ziyaret ettiğini kaydetti.

Uluslararası konularda uzman gazeteci Rıza Şenuf ise bölgede Cezayir ile Rusya koordinasyonun söz konusu edilemeyeceği görüşünü destekleyerek, Cezayir’in ne olursa olsun dış müdahaleleri reddettiğine işaret etti.

Şenuf, Cezayir’in her defasında, uluslararası yardımlara başvurmadan önce Sahel’deki krizlerin çözümü için ulusal mekanizmaların etkinleştirilmesi çağrısında bulunduğunu hatırlattı.

Kaynak: Anadolu Ajansı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu