Pretorya Büyükelçisi Ayşegül Kandaş, Türkiye-Güney Afrika Cumhuriyeti ilişkilerini Merhaba Afrika’ya değerlendirdi
Türkiye Cumhuriyeti Pretorya Büyükelçisi Ayşegül Kandaş, Türkiye-Güney Afrika Cumhuriyeti ilişkileri, iş birliği projeleri ve yatırım olanaklarına ilişkin soruları Merhaba Afrika için yanıtladı.

Türkiye-Güney Afrika ilişkilerinin Osmanlı Dönemi’ne kadar uzandığını biliyoruz. Bu ilişkilerin Osmanlı’dan günümüze olan seyrini anlatabilir misiniz?
1860’larda ilk Osmanlı İslam âlimi Cape Town’a gönderilmiş. Güney Afrika’nın Müslüman toplumu arasındaki bazı anlaşmazlıklar sebebiyle Osmanlı Devlet’inden rica edildiği için Ebubekir Efendi, 1860’larda Güney Afrika’ya gönderilmiş ve orada ilk İslami eğitim Ebubekir Efendi tarafından verilmiş. Dolayısıyla bugün Efendi ailesine mensup birçok Güney Afrikalı var. Bu Güney Afrikalı vatandaşlar bir süredir ülkemize istisnai vatandaşlık talebinde bulunuyorlar. İstisnai vatandaşlık alan önemli sayıda Efendi ailesi mensubu bulunmakta. Bunun dışında Osmanlı Devleti’nin son Osmanlı Başkonosolosu Mehmet Remzi Efendi, 1914 yılında Johannesburg’a başkonsolos olarak gönderilmiş. 1914-1916 yılları arasında Birinci Dünya Savaşı sırasında burada görev yapmış ve sonrasında İngiliz kolonyal yönetimi tarafından hapse atılarak orada vefat etmiş. Mehmet Remzi Bey’in naaşı da Johannesburg’ta bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye ve Güney Afrika arasındaki tarihi ve kültürel bağları da bu iki önemli şahsiyetten başlamak üzere bu ilişkiler oluşturuyor. Kültürel izlerimiz var. Örneğin, Ebubekir Efendi’nin mezarı Cape Town’da Tana Baru mezarlığında bulunuyor. Biz de mezarlığın bakımını yapıyoruz. Mehmet Remzi Bey’in mezarını yakın zamanda eski yerine taşıdık. Dolayısıyla Osmanlı’dan gelen kültürel ve tarihi bağlar mevcut.
1994’te apartheid döneminin son bulmasıyla ve Güney Afrika ve Türkiye’nin büyükelçiliklerinin karşılıklı açılmasıyla birlikte diplomatik ilişkilerimiz başladı. Hem Ankara’da hem de Güney Afrika’da büyükelçilik açıldı. O zamandan beri karşılıklı olarak büyükelçi atamaları mevcut. İkili ilişkiler son 28 yılda ekonomik, ticari, kültürel ve siyasi alanda gayet iyi ilerledi.
Siyasi olarak son yıllardan bahsedecek olursak, 2018 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız, 10. BRICS Zirvesi vesilesiyle Güney Afrika’nın, dönem başkanının o zamanki daveti üzerine Güney Afrika’yı ziyaret etti. Bunun dışında Güney Afrika Dışişleri Bakanı Naledi Pandor, Antalya Diplomasi Forumu vesilesiyle mart ayında Antalya’yı ziyaret etti. Sayın Bakanımızın, 2023’ün ilk çeyreğinde Sayın Pandor’un daveti üzerine Güney Afrika’yı ziyaret etmesi bekleniyor. Bunun dışında çeşitli bakanlarımızdan Güney Afrika tarafına davet mektupları var. Örneğin ticaret bakanımızın, Güney Afrika Ticaret Bakanı Ebrahim Patel’e bir davet mektubu mevcut. Bu ziyaretlerin önümüzdeki yıl gerçekleşmesini bekliyoruz. Güney Afrika Ulaştırma Bakanı’na da mevkidaşından bir davet mektubu var.
İki ülkenin şu an hali hazırda sürdürdüğü iş birliği projeleri bulunuyor mu?
Çeşitli ikili anlaşmaların imzalanması üzerinde çalışılıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Güney Afrika’nın Bilim ve İnovasyon Bakanlığı arasında Bilimsel ve Teknik İş Birliği Mutabakat Zaptı imzalanmak üzere. Bunun yanı sıra YÖK ile Güney Afrika Yüksek Öğretim Bakanlığı arasında yine bir anlaşma konusunda imza aşamasına gelmiş bulunuyoruz.
Ekonomik ve ticari ilişkiler konusunda 4. KEK toplantısının 2023’te toplanması en büyük arzumuz. KEK toplantılarıyla ekonomik ilişkiler ivme kazanıyor. Birkaç gün önce, 11 Kasım’da Johannesburg Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde Türkiye Ticaret ve Yatırım Günü etkinliği düzenledik. Güney Afrika ve Türkiye’nin, özellikle iş çevrelerinden 100 civarında katılımcı vardı. Dışişleri Bakanlığı’ndan, Güney Afrika Ticaret Bakanlığı’ndan ve çeşitli iş kuruluşlarından katılımcılarla yaptığımız etkinlikte bir panel düzenledik. Türkiye tarafından 4, Güney Afrika tarafından 4 konuşmacının yer aldığı panelde, iki ülke arasından ticaret ve yatırım ilişkilerini nasıl geliştirebiliriz konusunu ele aldık. Oldukça başarılı bir etkinlikti. Bu etkinlik için Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nden bir heyet geldi ve ülkemizdeki yatırım imkanları konusunda bir sunum yaptılar. Buna karşılık Güney Afrika, Invest SA dediğimiz, yatırım ofisinin karşılığı olan Güney Afrika ofisinin başkanı bu sefer Güney Afrika’daki yatırım imkanları konusunda bir sunum yaptı. Güney Afrika’daki serbest ekonomik bölgeler konusunda, ilgili birimce sunum yapıldı. Ve bunun yanı sıra Türkiye’nin Güney Afrika’daki en büyük yatırımı olan Arçelik/Defy şirketinin CEO’su Mustafa Soylu, pratikte karşılaştıkları zorluklar ve yaptıkları yatırımlarla ilgili bilgi sundu. Bunun karşılığında Güney Afrika’nın en büyük yatırımı olan Mutlu Akü’yü satın alan Metair adlı Güney Afrikalı şirketin CEO’su da Türkiye’de karşılaştıkları sorunlar ve Türkiye’deki yatırım imkanları, Türkiye’deki kendi maceraları hakkında bir sunum yaptı. Bu şekilde iki taraf arasındaki iş çevrelerinin ilişkilerini geliştirmeye çalışıyoruz.
Bunun yanı sıra 4 Ekim tarihinde çevrim içi olarak Türkiye-Güney Afrika İş Konseyi Toplantısı yapıldı. Bu da DEİK ile onun karşıtı Siyahi İş Konseyi arasında oldu. Tüm bunlar ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye yarıyor. Güney Afrika’da 70 civarında Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Türkiye’de de 66-70’e yakın Güney Afrikalı şirket faaliyet gösteriyor. Özellikle pandemiden sonra ilk defa ticaret hacminde rekor seviyede bir rakam yakaladık. Eylül sonu itibariyle ticaret hacmimiz 2,6 milyar dolar oldu. Bunun ilk etapta 3 milyar dolara çıkması, orta vadede de 5 milyar dolara çıkması için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Güney Afrika’dan ülkemize toplam yatırım miktarı ise bugün itibariyle 270 milyon dolara ulaştı.
Son olarak turizme dikkat çekmek isterim. Turizm istatistikleri de ciddi ivme kazandı. Güney Afrika’dan Türkiye’ye, özellikle buradaki televizyonlarda gösterilen 5-6 civarındaki Türk dizileri sayesinde Türkiye’ye müthiş bir ilgi var. Türk Hava Yolları’nın direkt uçuşu sayesinde de uçaklar sürekli dolu gidiyor. Turistik olarak Güney Afrikalıların ilgisi yüksek. Dolayısıyla pandeminde oldukça düşen rakamlar şu anda 50 bine ulaştı. 50 bin Güney Afrikalı Türkiye’ye gitti. Buna karşılık Güney Afrika’dan Türkiye’ye geliş de belki kur farkından, ekonomik zorluklardan ve belki de Türk Hava Yolları’nın uçak biletlerinin fiyatının yüksekliğinden dolayı daha az sayıda turistimiz buraya geliyor. Son rakamlar 15 bin civarındaydı. Bunun da artması için çalışıyoruz. İnsandan insana ilişkilerin artması çok önemli. İş adamları olabilir, turistik geziler olabilir. Bu konuda büyükelçilik olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Bunlar dışında ülkemizin TİKA, Türkiye Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü olarak 3 kurumumuzun da temsilciliği mevcut. Bu sayede eğitim ve kültür arasındaki ilişkilerimizi geliştiriyoruz. TİKA’nın 2017-2018’den itibaren burada yaptığı kalkınma projeleri bize de yüksek görünürlük sağlıyor. TİKA, Güney Afrika’da bu yıl toplam 20’ye yakın projeyi bitirmek üzere. Maarif Vakfı ise Johannesburg’ta bir okul açtı. Şu anda ikincisini Cape Town’da açmayı planlıyor. Yunus Emre Enstitüsü’nde çok fazla kültürel faaliyet, Türkçe kursları, ebru, kaligrafi ve hat gibi sanat kursları düzenleniyor. Bütün bunlar da iki ülke arasındaki ilişkileri yakınlaştırmak, insandan insana ilişkileri geliştirmek için önemli araçlar diye düşünüyorum.
Daha güncel olarak baktığımızda ikili ilişkiler hangi alanlarda yoğunlaşıyor?
Siyasi ilişkiler her zaman daha yavaş gidebilir. Çünkü siyasi ilişkiler ikili ziyaretlerle oluyor. Pandemiden sonra da yavaş yavaş açıldı bakanlık ziyaretleri. Ama daha yoğun olarak ekonomik ve kültürel ilişkileri sayabiliriz. Bunun yanı sıra insani yardım ve kalkınma yardımı projelerinin de ilişkilerimizde önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Tüm bu alanlarda, son bir senedir giderek yoğunlaşan bir ilişki yumağımız mevcut.
Güney Afrika’daki yatırım olanaklarından bahseder misiniz? Türk yatırımcıların Güney Afrika’da yatırım yaptığı alanlar hangileri?
Türk yatırımcılar Güney Afrika’da tekstil, battaniye, halı, mobilya, gıda, şekerleme türlerinin hem ticaretini yapıyorlar hem de şirket kurarak yatırım yapıyorlar. Otomotiv parçaları ticareti oldukça gelişmiş. Ağırlıklı olarak bu sektörleri sayabilirim.
Yatırım olanakları da Güney Afrika’da oldukça iyi. Güney Afrika içinde bankacılık sistemi oldukça kuvvetli. Ek olarak yatırımla ilgili tüm mevzuat yerli yerinde. Çok fazla düzenleme var. Bu konuda kurumsallaşmış güzel bir yapı mevcut Güney Afrika’da. Avrupa sistemine yakın. Dolayısıyla yatırım yapma imkanı bence kolay. Sadece şirketlerin Güney Afrikalı yerel ortak bularak sektörlere ve pazara girmesi çok önemli. Burayı tanıyarak, iş yapma kültürünü tanıyarak ve yerel ortak aracılığıyla pazara giriş bence dikkat edilecek en önemli unsur.
Sizce Türkiye ve Güney Afrika ilişkilerinin geliştirilmesi için neler yapılabilir?
Şu an yaptığımız gibi insandan insana ilişkiler konusundaki çalışmaların devam etmesi, Güney Afrika ve Türkiye arasındaki fiziki mesafenin psikolojik mesafe yaratmaması için çalışmak önemli. İki ülke insanlarının tarihi ve kültürel bağlarını kullanarak yakınlaşmak önemli diye düşünüyorum.
Siyaseten tabii ki özellikle Güney Afrika’nın önemsediği konularda, yani bölgesel anlamda Afrika açılım politikamız çerçevesinde Güney Afrika’nın da ilgi duyduğu alanlarda iş birliği yapmak önemli. Örneğin Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (16 ülke), Güney Afrika’nın ilk etapta önceliği olan, komşu ülkeleriyle ilişkileri olan ve ciddi ekonomik yarar sağladığı bir topluluk. Dolayısıyla biz Güney Afrika’yı, Afrika Kıtası’nın bir giriş kapısı olarak addedersek eğer, burada şirketlerimizin de Güney Afrika şirketleriyle iş birliği halinde Güney Afrika Kalkınma Topluluğu üyesi ülkelere açılım yapması ekonomik alanda önemli. Güney Afrika’nın önemsediği Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüğe girdi malumunuz. Bu konuda birçok düzenlemeler ve pratikte de yapılan çeşitli uygulamalar var. Bu konu çerçevesinde de Güney Afrika’yla iş birliği yapmak önemli diye düşünüyorum.