BÖLGELERHABERLERKUZEY AFRİKA

Macron’un “arşiv belgeleri ve ulusal hafıza” meselesindeki yaklaşımı Cezayir’de karşılık bulmuyor

Cezayir ve Fransa arasındaki ateşkesin 60. yıldönümü, iki ülke arasında gerginliğe neden olan “arşiv belgeleri ve ulusal hafıza” sorununun gölgesinde kaldı.

Cezayir, ateşkesin ilan edildiği 19 Mart gününü “Zafer Bayramı” olarak kutlarken Fransa savaşın sonu olan bu tarihi “Anma Günü” olarak tanımlıyor.

Cezayir’de Kasım 1954 tarihinde Fransızlara karşı başlatılan istiklal mücadelesi, 8 yılın ardından Mart 1962 tarihinde imzalanan Evian Barış Antlaşması ile neticelenmişti. Bu savaş sırasında ve öncesinde ki sömürge yönetiminde milyonlarca insanın menfi şekilde etkilendiği biliniyor.

Günümüze gelindiğinde ise Cezayir tarafı temel talepleri hususunda ısrar ederken Fransızlar geçmişe yönelik bir özür yahut itirafta bulunmaktansa sembolik adımlarla sorunu öteliyor.

Cezayir arşiv belgelerini geri alma hususundaki haklı davasında kararlı

18 Mart Cezayir’in Zafer Günü vesilesiyle halka hitaben bir mesaj yayınlayan Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Fransa’nın sömürge suçları hususunda ülkesinin duruşundan kesinlikle taviz vermeyeceğini, “bu suçların zaman aşımına uğramayacağını” belirtti.

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, Fransa’nın Cezayir’in güneyindeki çöl üzerinde yaptığı nükleer denemeler dolayısıyla hayatını kaybedenler için tazminat talep edeceğini dile getirirken arşiv belgelerini geri alma haklarından ve kurtuluş savaşı sırasındaki kayıplara ne olduğunun ortaya çıkarılması iradesinden geri adım atmayacaklarını vurguladı.

Tebbun, göreve geldiğinden beri “ulusal hafıza” meselesini devrim yıllarıyla sınırlandırmak yerine 1830 yılından başlatarak daha geniş bir perspektifle yaşananlara yaklaşıyor. Ekim 2021 tarihinde Cezayir’den yapılan açıklamada Fransız sömürge dönemi kurbanlarının sayısı ilk defa 5 milyon 630 bin olarak açıklanmıştı.

Fransa ile Cezayir 4 farklı konuda müzakere yürütüyor

Cezayir devleti, Fransa’daki arşiv belgeleri ve direnişçilerin naaşlarından geriye kalanların iade edilmesi, 1960-1966 yılları arasında Fransa’nın nükleer denemelerinden dolayı mağdur olanlara tazminat ödenmesi ve bağımsızlık savaşı sürecinde kaybolan 2 binin üzerindeki kişinin akıbetleriyle alakalı Fransa ile müzakereler gerçekleştiriyor.

Fransa ise Temmuz 2020’de halk direnişçilerinden 24 tanesinin naaş kalıntılarını Cezayir’e teslim etmenin dışındaki hiçbir talebe olumlu bir yanıt vermedi.

Macron’un sembolik adımları tatmin edici değil

Cezayir’e ait arşiv belgelerinin teslim edilmesiyle alakalı Fransa lideri Macron’un olumlu yaklaşacağını düşünenler yanıldı. Bunun tam aksine Macron’un Cezayirlilere yönelik suçlayıcı tavrı diplomatik krize evrildi.

Macron’nun, arşiv belgelerini teslim etmek yerine direnişin sembol isimlerinden olan avukat Ali Bumincil ve direnişe destek veren Fransız Maurice Audin isimli akademisyenin Fransa ordusu tarafından işkenceyle öldürüldüğünü kabul etmek gibi “sembolik” jestleri yeterli görülmüyor.

Fransa’nın eski Cezayir büyükelçisi Xavier Driancourt, Macron’un, Cezayir savaşıyla alakalı bazı adımlar attığını ancak bunun Cezayir’de karşılık bulmadığını söyledi.

Cezayirli tarihçi Rabih Lunisi, Macron’un, Cezayir’in iktisadi ve stratejik alanlarda Fransa lehine büyük bedeller ödemesi karşılığında arşiv belgeleri hususunda taviz vereceğini iddia ederek şunları söyledi:

Fransa’nın Cezayir’den talep ettiği tavizler Cezayir pazarının Fransa’nın tekelinde kalması anlamına geliyor. Bu durum Cezayir’in ekonomik ilişkilerinin çeşitlendirmesini engellemekle birlikte kendisini Fransa’ya bağımlı olmaktan kurtaracak ulusal ekonomi projesini hayata geçirememesine neden oluyor. Cezayir, Fransa’nın çıkarlarını koruyacak ve onu yeni sömürgeci hedeflerine ulaştıracak bu anlaşmayı reddediyor. Arşiv belgeleri ve ulusal hafıza hususundaki gelişmeleri bu istekler baltalıyor.

 

Kaynak: AA

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu