BÖLGELERHABERLERKUZEY AFRİKA

İstanbul Üniversitesi’nde “İnsan Hakları İhlalleri Açısından Cezayir’de Sömürgecilik Dönemi” konferansı düzenlendi

İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü tarafından, Cezayir Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdülmecid Şeyhi’nin sunumuyla “İnsan Hakları İhlalleri Açısından Cezayir’de Sömürgecilik Dönemi” konferansı düzenlendi.

Konferans, İstanbul Üniversitesi Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü Başkanı Yaşar Onay’ın açılış konuşması ile başladı.

Cezayir’in çeşitli yer altı zenginlikleri nedeniyle sömürgeci devletlerin hedefi haline geldiğini söyleyerek sözüne başlayan Onay, Cezayir’in Fransa’nın hakimiyetini kabul etmeyip direnerek kendi varlığını koruduğunu belirtti.

Onay, Fransa’nın Cezayir’i işgalini “Onlarca yıla yayılan çığlıklar ve cinayetler dizisi” olarak tanımlayarak, bu sürecin Cezayir’in bağımsızlığı ile sonuçlandığını vurguladı.

Konferans, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın konuşması ile devam etti.

Ak, o dönemde yaşanan sürgün ve katliamlara değinerek, Cezayir’in bağımsızlık sürecinin tarihçesini aktardı.

Cezayir Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdülmecid Şeyhi ise yaptığı konuşmada, Cezayir’deki hak ihlallerinin dünyadaki en kötü örneklerden biri olduğuna dikkat çekti.

Dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar işkence ve şiddet görmüş, bu kadar “incinmiş” bir halkın olmadığını vurgulayan Şeyhi, “Buna rağmen Cezayir halkı bugün ayakta duruyor ve durmaya devam edecek. Geçmişte yaşadığı şeyler Cezayir’i güçlendirdi.” ifadelerini kullandı.

Şeyhi, Fransa’nın Cezayir’i işgal nedeninin bir bahane olduğunu belirterek “Cezayir Dayısı Hüseyin Paşa’nın Fransız elçisini yelpaze ile kovması, ve ona ‘terbiyesiz’ demesi resmi yazışmalara ‘dövdü’ olarak geçti. Peki bir elçi resmi bir makamda dövülür mü? Elbette Fransa da bunun olmadığını biliyordu ancak bunu gerekçe olarak kullanarak Cezayir’e düşmanlıkla geldi.” dedi.

1600’lu yıllardan 1830’a kadar Fransa ve Cezayir arasındaki 86 anlaşmanın barışa yönelik olduğunun altını çizen Şeyhi, 1830 sonrası ise Fransa’nın tamamen düşmanlık için bölgeye geldiğini söyleyerek “Hüseyin Paşa seni görevinden aldık diyebilir, bunu Cezayir yerlisine duyurabilir ve yerine yenisi atayabilirdi. Ancak bunu yapmayıp Cezayir’e özel bir kin ile geldiler.”

Şeyhi, Cezayir’deki toplu katliamlara da değinerek, toplu katliamların belli talimatlar üzerine başladığını söyledi.

İlk talimatın, ülkenin boşaltılması ve nüfusun yok edilmesi gerektiği olduğunu söyleyen Şeyhi, diğer talimatları ise ülkenin Hristiyanlığa dönmesi ve camilerin kiliseye çevrilmesi olarak sıraladı.

Şeyhi, bu süreçte binlerce cami, mescit ve medresenin ahıra, kiliseye ya da askeri toplanma yerlerine dönüştürüldüğünü söyleyerek, bunlara direniş gösteren yerli halkın ise kurşuna dizildiğini belirtti.

Direnç gösterenlerin “sinsice” katledildiğini vurgulayan Şeyhi, “Beklenmedik bir anda katliam yapıyorlardı. Bir Fransızın gözüne bakmaya bile hakkımız yoktu. Baktığımızda katlediliyorduk. Belirli saatlerde yürümemiz bile yasaktı. Fransa bizi insan olarak görmüyordu. Bu zihinlerimizde kalan tek şeydi. Bu işgal zihniyetiydi.” ifadelerini kullandı.

Araştırmacılara, bu konunun özellikle araştırılması gereken bir konu olduğunu söyleyen Şeyhi, teşekkürlerini sunarak sözlerini bitirdi.

“Cezayir ile akademik ilişkilerin geliştirilmesine önem veriyoruz”

İstanbul Üniversitesi Rektörü Mahmut Ak, gerçekleştirilen konferans hakkında açıklamalarda bulundu.
İstanbul Üniversitesi olarak “dost ve kardeş” Cezayir ile akademik ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verildiğini aktaran Ak, bu amaçla Cezayirli yetkililer ve üniversiteler ile iletişimde olduklarını belirtti.

Konferansın, Şeyhi’nin Cezayir’in bağımsızlık mücadelesinin karanlık ve aydınlık yönlerini göstermesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Ak, şunları kaydetti:

“Sayın Şeyhi’nin konferansı ile hem Cezayir’in bağımsızlık mücadelesini daha yakından tanıma imkânı bulduk hem de tüm bu süreci yaşamış değerli bir devlet büyüğünün tanıklığına şahit olduk. Bugün başkent Cezayir’de bulunan “Makam Şehid Anıtı”nın altındaki müzede sergilenen Cezayir halkının Kurtuluş Savaşı döneminde uygulanan şiddet, işkence ve toplu katliam kurbanlarını rahmetle anıyoruz.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu