Sudan’da geçmişten bugüne var olan problemler, Sudan halkını çetin bir mücadeleyle karşılaştırdı. Nisan 2023 tarihiyle birlikte hem siyasi ve askeri çekişmeler hem de devletin belirli düzen ve anayasadan yoksun oluşu dikkat çeken gelişmelere sebep oluyor. Güvenlik Stratejileri Uzmanı Dr. Tirab Abbkar Tirab, Merhaba Afrika Editörü Esin Güzel’in sorularıyla Sudan’ın temel dinamiklerini Merhaba Afrika için değerlendirdi.
1) Sudan’da savaşan tarafların uluslararası ve bölgesel aktörler açısından nasıl değerlendirildiğini düşünüyorsunuz? Bu aktörlerin Sudan iç savaşının şekillenmesinde ne gibi etkileri olabilir?
Sudan Afrika’nın en önemli stratejik ülkelerinden biridir. Tarihsel, jeopolitik ve toplumsal olarak bölgede birçok ülke ile yakından bağlantılar içerisindedir. Bu bağlantıların doğal sonucu olarak söz konusu bu ülkeler siyasi olarak birbiriyle etkileşim halindedir. Sudan’da yaşan son savaş ve istikrarsızlık durumundan bölgede bir çok ülke doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmiştir. Bu durum ister istemez etkilenen ülkeleri Sudan’daki duruma müdahale etmeye itmiştir. Ama burada ifade edilmesi gereken nokta şudur ki; sözü geçen müdahaleler bugüne kadar olumlu bir sonuç elde edememiştir.
Bunun nedeni Sudan’da devam eden savaşın uluslararası arenada çok yönlü bir boyutkazanmasıdır. Nitekim bazı ülkeler askere destek verirken bazıları ise Hızlı DestekKuvvetlerini milis olarak tasnif etmekte güçlük çekmektedir. Zira Hızlı Destek Kuvvetleri2013 yılında meclisten çıkan bir kanunla askeri bir kuvvet olarak kabul edilmiştir.
Savaş taraflarıyla ilintili olarak bu belirsizlik ve ülkenin savaştan önceki dış politika yanlışlarısavaşın üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmıştır, özellikle Ordu tarafında. Bugün baştaAfrika Birliği olmak üzere Sudan’ın bir çok komşu ülkesi ya Hızlı Destek Kuvvetlerine açıktan destek veriyor ya da tarafsızlık ilkesini benimsiyor. Sadece Afrika ülkeleri değil Arap dünyası ve genel olarak batı ülkeleri de buna benzeyen bir tutum sergilemektedir. Bu durum ise şüphesiz savaşın uzamasına ve daha karmaşık bir hal almasına sebep olmaktadır. Ciddi ve kalıcı çözüm öne sürülmezse bu savaşın ülkenin bölünmesine yol açabileceğini söylemek mümkündür.
2) Sudan’daki göç krizi, iç savaşın etkileri ve komşu ülkelerdeki nüfus hareketleri üzerinde nasıl bir etkiye sahip ve bölgedeki istikrarı nasıl tehdit ediyor?
Bugünün istatistiklerine göre savaşın başlangıcından bu yana yaklaşık 7 milyon insan yerinden olmuştur. Bunların çoğu Sudan’ın diğer şehirlerine göç etmiş iken diğer kısmı başta Mısır olmak üzere Güney Sudan, Çad, Etiyopya, Uganda ve diğer komşu ülkelere göç etmiştir. Yaşanan bu büyük düzensiz göç tabi ki ister istemez kaynak ülke Sudan olmak üzere tüm hedef ülkelerin ulusal güvenliklerine bir tehdit niteliğindedir.
3) Sudan’daki iç savaşın tarafları Ordu ve Paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri olmakla birlikte, ülkede uzun süredir devam eden etnik gerilimler ve dini anlaşmazlıkların yaşandığı biliniyor. Sudan diasporası ulusal bütünleşme sorununa nasıl yaklaşıyor?
Sudan’ı “bütünleşmemeye yemin edenler ülkesi” olarak adlandırırsak çok abartmış olmayacağımızdan eminim. Zira 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasından bu yana sürekli bir siyasi ihtilaf ve istikrarsızlık içindedir. Sudan’ın siyasetçileri çok uzun yıllar geçmesine rağmen hala kalıcı bir anayasa etrafında toplanmayı başaramamışlardır. Durum böyleykenSudan’ın bu çok etnikli toplumsal yapısı, hep partizan ve siyasi kısa hedefleri gerçekleştirmekiçin siyasetçiler tarafından kötüye kullanılmıştır.
Bunun en belirgin örneği Hızlı Destek Kuvvetleridir. Nitekim bu Kuvvetlerin temel kurulmaamacı Darfur bölgesinde iktidara karşı savaşan silahlı muhalefet ile silahlı mücadele yürütmekti. Kurulurken özellikle Darfur Bölgesindeki Arap kökenli kabile mensuplarından olmasına özen gösterilmiştir. Daha sonra güçlenip El-Beşir iktidarını devirmede rol aldıktan sonra El-Burhan ile de anlaşmazlık yaşamış ve bu da savaşı tetiklemiştir. Bunlarla mücadele etmek için ise hali hazırda ülkenin siyasi iradesi tarafından Afrika kökenli kabile mensuplarından silahlı gruplar kurulmaya ve eğitilmeye başlanmıştır bile. Yani aslında siyasi zihniyet ülkenin toplumsal yapısını kullanarak kısa hedefler elde etmek amacıyla aynı hataya tekrar düşmektedir.
Buradan yola çıkarak sorun aslında Sudan’ın çok etnikli toplumsal yapısı değil, sorun ülkede hakim olan siyasi zihniyettir. Ve öyle görünüyor ki bu siyasi zihniyet değişmez/değiştirilmezse Sudan’da toplumsal güvenliğin ve istikrarın sağlanması neredeyse mümkün değildir.
Editör: Esin Güzel