Eş-Şebab Liderliğinden Siyaset Sahnesine: Somali Din ve Vakıflar Bakanı Muhtar Robow
Eş-Şebab terör örgütü içinde önemli mevkilerde yer almış olan Robow’un örgütün saldırı eylem ve taktikleri hakkındaki tecrübesi ve bilgisi örgütle mücadele kapsamında önemli bir kazanım olarak değerlendirilebilir.
Somali’de uzun ve çekişmeli bir süreçten sonra gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından seçimin kazananı Hasan Şeyh Mahmud, Jubaland Parlamento üyesi Hamza Abdi Barre’yi ülkenin yeni başbakanı olarak atamıştı. Barre, 2011 ila 2017 yılları arasında Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud’un liderliğini yaptığı Barış ve Kalkınma Partisi’nin genel sekreterliğini yürütmüştü. Şeyh Mahmud hükümetinin reform gündeminin öncü ismi olan ve 220 milletvekilinin tamamının güvenoyunu alarak Somali’nin 21. Başbakanı olarak göreve başlayan Barre, meclisin onayını alacağı yeni hükümet kabinesini açıkladı.
Son 40 yılın en şiddetli kuraklık tehdidiyle karşı karşıya olan Somali’nin yeni Başbakanı Barre’nin kabinesinde en dikkat çeken isimlerden biri ülkede önemli güvenlik sorunu oluşturan Eş-Şebab terör örgütü eski üyelerinden Ebu Mansur olarak da bilinen Muhtar Robow oldu. Din ve Vakıflar Bakanlığı’na atanan Robow’un, Afganistan’da El Kaide kamplarında eğitim almış bir isim olduğu biliniyor. 2006 yılında Somali İslami Mahkemeler Birliği’nin Savunma Başkan Yardımcılığını yürüten Robow, 2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin, Eş Şebab’ı terör örgütü olarak ilan etmesinin ardından en çok aranan teröristler listesinde yer alıyordu. ABD kaynaklarına göre Robow, Somali hükümet güçlerine ve Afrika Birliği barış güçlerine ölümcül saldırılar planlayan örgütün üst düzey sözcüsü ve ruhani lideri olarak görev yapmıştı. 2013 yılında örgütün üst düzey lideri Ahmed Abdi Godane ile arası açılan ve 2017 yılında İslam diniyle bağdaşmayan inançlarına katılmadığı gerekçesiyle örgütten ayrıldığını açıklayan Robow, kendisine bağlı güçleriyle birlikte gizlenirken örgüt tarafından yakalanması için birden çok saldırı gerçekleştirildi. Halka açık bir konuşmasında Robow, yanlış anlama nedeniyle Eş Şebab’a katıldığını ve İslam dinine, Somali halkına ve ülkesine hizmet etmeyen inançlarına katılmadığı gerekçesiyle örgütten ayrıldığını açıklamış ve kendisi gibi örgüt militanlarını da örgütü terk etmeye davet etmişti. Örgütten ayrılan en kıdemli isim olduğu tahmin edilen Robow’un hükümet güçlerine teslim olmasında etkili olan faktörler arasında ABD’nin yakalanması için başına koyduğu 5 milyon dolarlık ödülü kaldırması olduğu da iddia ediliyordu. Ayrıca başarılı intihar saldırıları düzenlemiş bir isim olan Robow’un militan bir liderden siyasi adaya dönüşmesi, Somali’de Birleşmiş Milletler (BM) destekli önceki hükümetin Eş-Şebab’tan ayrılıkları teşvik etmeye yönelik programının başarısı olarak lanse edilmişti.
Robow, kısmen Eş-Şebab’ı bitirecek isim olarak görülmeye başlandı
Somali’de en güçlü kabilelerden biri olan Rahaweyn kabilesinin Leysan alt kabilesine ait olan Robow, Güneybatı federal üye devleti Cumhurbaşkanlığına aday olmuş ancak tutukluk kararı nedeniyle seçimlere katılması engellemişti. Robow’un tutukluk kararı popülerliğini daha da artırmış ve destekçilerinin tutukluluk kararına tepki göstererek protesto gösterileri düzenlemesine neden olmuştu. Robow’un Güney batı eyaleti başkanlığına adaylığı ve ardından gelen tutukluk sürecinde yaşananlar kendisini daha geniş ve etkili siyasi ve toplumsal çatışmalar içinde konumlandırmasına imkan sağladı. Örgütün kurucu üyesi ve eski üst düzey yöneticisi olarak “örgütü nasıl bitireceğini bildiğini iddia eden Robow, kısmen Eş-Şebab’ı bitirecek isim olarak görülmeye başladı. Önceki Cumhurbaşkanı M. Abdullah Fermacu döneminde uzun bir süre ev hapsinde tutulan Robow’un askeri kıyafetlerini ve cihatçı bayrağını bir politikacının zarif görünümüyle değiştirirken militan dinci Eş-Şebab örgütü ile ülkenin kırsal güney ve orta bölgelerinde mücadelenin devam ettiği süreçte yeni kabinede görev alması ise farklı görüşlerin çatışmasını beraberinde getirmiş durumda.
Kimi görüşlere göre eski bir örgüt üyesinin kabinede yer alması kabile ayrılıklarını daha da şiddetlendirecektir. Mogadişu Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Mohamed Aden’e göre suçlular mahkemeye çıkarılmadığı sürece Somali’de barış sağlanamaz. Mogadişu merkezli bir güvenlik araştırma grubu olan Hiraal Enstitüsü’nün yönetici Şeyh Ali, Robow’un dönüşümünün inandırıcı olduğunu, Robow’un Somali toplumuna aykırı olduğunu düşündüğü örgütü yenmek istediğine inandığını belirtiyor. Ayrıca BM İzleme Grubu’nun raporlarına göre örgütün 20 üst düzey üyesi Robow’un çağrıları sayesinde örgütle bağlantısını koparmış durumda. Robow’un kabinede yer almasının ahlaki bir ikilem yarattığını belirten Uluslararası Kriz Grubu Afrika Boynuzu direktörü Rashid Abdi’ye göre ise Somali’de eski savaşçıların siyaset sahnesinde yer alması yeni bir olay değil.
Robow, terör örgütü ile mücadele kapsamında önemli bir kazanım
Rowow’un yeni kurulan kabinede yer almasına ilişkin diğer bir görüşe göre ise Sudan’da eğitim gördükten sonra Eş-Şebab terör örgütünde önemli görevler üstlenmiş bir ismin örgütten ayrılması örgütün zayıflığının önemli göstergesi olduğu yönünde.
Robow’un yeni kabinede yer alması çeşitli spekülasyonlara neden olmuş olsa da Eş-Şebab, Somali merkezi hükümetini devirmek ve İslami kurallara dayanan bir yönetim kurmak için hükümet güçleriyle savaşmaya devam ediyor. Somali merkezi hükümeti için zorlu bir tehdit olarak varlığını korumayı devam ettiren örgüt, başkent Mogadişu ve diğer önemli şehirlerde sivil hedeflere yönelik bombalı saldırılar gerçekleştiriyor. Bu açıdan bakıldığında örgüt içinde önemli mevkilerde yer almış olan Robow’un örgütün saldırı eylem ve taktikleri hakkındaki tecrübesi ve bilgisi örgütle mücadele kapsamında önemli bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Robow’un kabinede yer alması, Somali’de terörle mücadele stratejisinde önemli bir kırılma noktasını da teşkil etmektedir. Somali başta olmak üzere Afrika Boynuzu bölgesinde adından söz ettiren saldırılar gerçekleştiren El Kaide bağlantılı Eş-Şebab’a karşı şimdiye kadar yürütülen askeri mücadele stratejilerinden kayda değer başarılar elde edilmiş olsa da örgütün motivasyonel kaynağı bağlamında örgüte katılımlar devam etmektedir. Dolayısıyla Robow’un örgütten ayrılması örgütün zayıflığını göstermesi bağlamında Somalili gençlerin örgüte katılımlarını caydıracak bir etki yaratabilir. Diğer bir ifadeyle Eş-Şebab’ın zayıflatılmasına ilişkin salt askeri yöntemlerin kullanılmasının yanı sıra Somali’de şiddet ortamının oluşmasına neden olan ve dolayısıyla örgütün destek tabanını canlı kılan yapısal faktörlerle mücadele edilerek daha kapsamlı bir mücadele stratejisi oluşturulabilir.
(Gözde Söğütlü, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Çatışma Çözümü ve Barış İnşası Doktora Çalışmaları)