ANALİZBATI AFRİKADOĞU AFRİKAGÜNEY AFRİKAHABERLERKÜLTÜR ve SANATKUZEY AFRİKAORTA AFRİKAYAŞAM

Eğitim ve İstihdamın Kesişimi: Afrikalı Gençler Yurtdışından Ne Getiriyor?

Gençler bir yandan ülkelerindeki siyasi gelişmeler, darbeler, 30-40 yıllık dikta yönetimleri üzerine düşünmeye başladı ve apolitik duruştan kurtuldu, diğer yandan gittikleri ülkenin sosyolojisini daha geniş bir perspektiften kavrayarak kavramsallaştırma üzerine düşünmeye başladı.

Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelerek Türkiye’de yüksek lisans ve doktora eğitimi alan pek çok öğrenciye mentörlük yapma fırsatı buldum. Onlardan biri Demokratik Kongo’dan gelen, gelişime açık ve gerçekten öğrenmek isteyen ismini vermeyeceğim bir öğrenciydi. Kendisi ile Türkiye’deki eğitim üzerine konuşurken, konu Oxford’dan aldığı burs imkanına geldi. Aynı dönemde Türkiye’de sosyal bilimler üzerine nam salmış bir üniversite, onun ülkesine giderek sunum yapmış ve bu parlak öğrenciyi bize kazandırmıştı. Ülkemiz hakkındaki övgü dolu sözleri haricinde merak ettiğim şey eğitim imkanları bağlamında gerçekten aradığını bulup bulmadığıydı. Türkiye’den aldığı burs sayesinde gelmiş ve barınma sorununu da çözmüştü ancak verilen eğitim düzeyinin yeterli olmadığı hususunda kaygıları vardı. Oxford yerine bu toprakları tercih eden parlak bir öğrencinin kaliteli eğitim beklentisi elbette haklı ve yerindeydi. Sohbeti biraz daha derinleştirdiğimizde pişmanlık tohumlarının ekilmeye başlandığını gördüm. İşte tam da bu noktada ülkelerinden gelen Afrikalı öğrencilerin diasporada yaptıkları ya da genel olarak beklentileri üzerine düşünmeye başladım.

Türkiye’deki Afrika diasporasının tarihi çok eski diyemeyiz. En azından bugünkü sayılara baktığımızda tarihimizin hiçbir bölümünde böylesine bir diasporaya ev sahipliği yapmamıştık. Bugün Türkiye’de yaklaşık 17188 bin Afrikalı öğrenci bulunuyor. Bunlar liseden başlayarak lisans, yüksek lisans ve doktora bölümlerinde eğitimlerine devam ediyorlar. Özel sohbetlerimizde genellikle Fransa, İngiltere, ABD ve Kanada’ya nazaran Türkiye’yi tercih etmiş öğrencilerin kararlarında farklı sosyolojik sebeplerin etkili olduğunu görüyoruz. Ekonomik sebepler, burs imkanları, dini tercihler, mezunların tavsiyeleri gibi hususlar bu tercihte etkili oluyor. Genel kanı, Türkiye’de alınan eğitimin kendi ülkelerinde prestijli bir konum elde etmede faydalı olduğu yönünde. Benzer ortamlarda Kamerun’da belediye başkan yardımcısı olanla da tanıştık, Çad’da seçimlere girmeden önce stratejik destek isteyenle de. Türkiye’de okuyup Somali’de bakan olan da oldu, sivil toplum ve devlet kuruluşlarında çalışanlar da. Elbette Türkiye için çok eski sayılamayacak bu eğilim, pek çok Avrupa ülkesinde yeni sömürgecilik bağlamında oldukça yaygın kullanılan bir eylem oldu. Afrika ülkeleri altmışlar boyunca bağımsızlıklarını kazanırken eskinin sömürgecileri yeninin stratejik partnerleri olarak masa başındaydı. Dil, din, eğitim, sanat, kültür gibi insanlık değerleri pek çok durumda yeni mühimmatlara dönüştürülerek sömürülen ülkelerde kullanıldı. Paris’te eğitim görmüş bir Senegalli geri döndüğünde Dakar’da eskisi gibi yaşayamazdı. Bir Fransız gibi davranmak yalnızca eğitimli olmanın sonucu değil, aynı zamanda zihinsel bir dönüşümün sonucuydu. Zaman geçti ve Afrika diasporası yeni dünyanın gerçeklerine uyandı. Gençler bir yandan ülkelerindeki siyasi gelişmeler, darbeler, 30-40 yıllık dikta yönetimleri üzerine düşünmeye başladı ve apolitik duruştan kurtuldu, diğer yandan gittikleri ülkenin sosyolojisini daha geniş bir perspektiften kavrayarak kavramsallaştırma üzerine düşünmeye başladı. Bu akış doğal olarak o gençlerin istek ve arayışlarını da değiştirdi. O halde bugün, şu soruyu sormak daha elzem hale gelmiştir: Afrika diasporası eğitimden ne bekliyor ve beklenti Afrika’da neyi değiştirebilir?

Gençler ve Diasporada Eğitim

Bu soruya cevap ararken Afrika’nın, dünyanın en genç nüfusuna sahip kıtası olduğunun altını çizerek başlamak gerek. Birleşmiş Milletler’e göre, 2020 yılı itibarıyla Afrika’nın 15-24 yaş arası nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 19’unu oluşturmakta ve 2050’ye kadar Afrika’nın yaşlı nüfusunun 10’da 1’den az (9,3%) olmak üzere tek haneli rakamlarda kalması öngörülüyor. Genç nüfusun hızla büyüdüğü bu kıta, aynı zamanda eğitim ve istihdam konusunda ciddi fırsatlar ve zorluklar barındırıyor.

Kıta genelindeki eğitim sitemine baktığımızda bazı kronik sorunların gelişimi engellediğini görüyoruz. Bunların başında altyapı eksiklikleri, kaynak yetersizliği ve öğretim kalitesindeki dalgalanmalar geliyor. Pek çok Afrikalı öğrencinin ülkelerini terk ederek yurtdışında eğitim alma isteğinin temelinde de bu sorunların yattığı söylenebilir. Öğrencilerin çoğu, kendi ülkelerinde sahip olmadıkları imkanlara ulaşabilmek adına farklı ülkeleri tercih etmekte ve bu vesileyle farklı kültürlerle etkileşim ve dünya çapındaki en son teknolojilere dair bilgi edinme fırsatı bulmaktadır. Bu doğrultuda diasporadaki öğrencilerin en büyük beklentisinin, kendi ülkelerinde yeteri kadar uzmanlaşamayacaklarını düşündükleri alanlarda uzmanlaşarak hem avantajlı bir konum hem de saygın bir meslek kazanmak olduğunu söyleyebiliriz.

Nitekim yurtdışında eğitim alan Afrikalı gençler, kazandıkları becerilerle kendi ülkelerinde (Türkiye’de okuyanlar örneğinde olduğu gibi) önemli değişimler oluşturabilirler. Özellikle teknoloji, mühendislik, sağlık bilimleri, çevre mühendisliği ve işletme gibi alanlarda edindikleri uluslararası bilgi birikimi, Afrika’nın ekonomik büyümesi ve endüstriyel dönüşümünde kritik bir rol oynayabilir. Dijital okuryazarlık, yazılım geliştirme, yapay zekâ ve veri analitiği gibi ileri düzey beceriler, Afrika’nın hızla dijitalleşen iş gücü piyasasında büyük önem taşır.

Bu beceriler, kıtada gelişimin ve verimliliğin artmasına yardımcı olurken, aynı zamanda iş gücü piyasasını daha rekabetçi hale getirebilir. Özellikle teknoloji alanında edinilen bilgiler, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinden çevre dostu projelere kadar birçok alanda fayda sağlayabilir. Afrika’nın herhangi bir ülkesinde kırsal bir bölgeye gittiğinizde özellikle sağlık okullarının (hemşirelik okulları) ne kadar yaygın olduğunu görürsünüz. Bu okullarda eğitim aldıktan sonra diasporada uzmanlaşan bir sağlıkçının geri döndüğünde kendi bölgesine neler katabileceğini düşünmek bile kıtanın geleceği adına heyecan verici. Üstelik bu, bunun gibi yüzlerce gelişim alanında yalnızca bir tanesi.

Aynı şekilde parlak bir öğrencinin diasporada iyi bir üniversitede bilgisayar mühendisliği okuduktan sonra ülkesine dönmesi, kendi ülkesinde teknoloji girişimleri başlatmasını ve yazılım geliştirme alanındaki yenilikçi projelere öncülük etmesini sağlayacaktır. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Aldıkları eğitimi ülkelerine taşıyan genç Afrikalılar yazılım geliştirme, dijital pazarlama, e-ticaret gibi alanlar aracılığıyla dijital ekonomiye giderek daha fazla katılıyor. Cape Town, Nairobi ve Lagos gibi büyük şehirlerde teknoloji merkezlerinin hızla büyümesi, gençlerin teknoloji alanında girişimci girişimlerin yanı sıra kazançlı işlere girme potansiyelini göstermektedir. Ayrıca, kıtanın gelişen kentleşmesi de inşaat, konut ve altyapı geliştirme alanlarında iş fırsatlarını artırma vaadinde bulunuyor. Afrika şehirleri büyüyüp genişledikçe şehir planlamacılarına, mühendislere ve çeşitli vasıflı işgücüne daha fazla talep olacak ve bu da gençlerin işgücüne katılması için yeni yollar açacaktır.

İstihdamdaki Zorluklar

En büyük avantajı genç nüfusu olan Afrika kıtası bu gençleri istihdam etme konusunda yeterli mi? Maalesef Afrika, hızla artan nüfusu ve genç iş gücüne rağmen, işsizlik oranlarının yüksek olduğu bir kıta olarak öne çıkmaktadır. Afrika’daki genç işsizlik oranları dünyadaki en yüksek oranlar arasında yer almakta olup, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sahra-altı Afrika’daki genç işsizlik oranının %20’nin üzerinde olduğunu tahmin etmektedir. Bu yüksek orana katkıda bulunan temel zorluklardan biri, bir yandan eğitim ve beceriler ile diğer yandan işgücü piyasasının ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluktur. Birçok genç, işverenlerin ihtiyaç duyduğu becerilerle örtüşmeyen diplomalarla mezun olmaktadır. Bazı durumlarda eğitim sisteminin kendisi de güncelliğini yitirmekte ve gençleri hızla değişen iş piyasasına hazırlıksız bırakmaktadır.

Bir diğer önemli engel de kaliteli işlere erişimin olmamasıdır. Afrika’daki genç istihdamının büyük bir kısmı, ücretlerin düşük olduğu, iş güvenliğinin neredeyse hiç olmadığı ve çalışanların genellikle sağlık sigortası veya emeklilik planları gibi avantajlardan yoksun olduğu kayıt dışı sektördedir. Bu güvencesiz istihdam özellikle kırsal alanlarda ve ek toplumsal ve kültürel engellerle karşılaşan genç kadınlar arasında yaygındır. Kent merkezlerinde, kayıtlı sektör işleri için rekabet şiddetlidir ve birçok genç, sınırlı deneyim, beceri ve profesyonel ağlar nedeniyle kayıtlı ekonomide bir yer edinmekte zorlanmaktadır. Yurtdışında eğitim almış olan gençler, ülkelerine döndüklerinde genellikle aldıkları eğitimle uyumlu iş fırsatları bulmakta zorlanmaktadır. Bu durum, iş gücü piyasasının dar olduğu ve geleneksel sektörlerin bu yeni beceri seviyelerine uyum sağlayamadığı bir ortamda daha belirginleşmektedir. Tam da bu noktada iki farklı yol gençlerin önüne çıkmaktadır. Bunlardan ilki, aldıkları eğitim dışında başka bir mesleği icra etmektir. Aldığı eğitimle uyumsuz bir alanda çalışan herkesin benzer şekilde yaşayacağı motivasyon kaybı özellikle gençlerde daha fazla olmakta ve onları olumsuz etkilemektedir. Böyle durumlarda bir kısım öğrencinin daha zekice davranıp risk alarak diaspora yaşamları süresince sahip oldukları uluslararası bağlantıları kullanmaya yöneldikleri görülmekte ve bu öğrencilerin birçoğu bu bağlantılar vesilesiyle başarılı olabildikleri gözlemlenmektedir. Çok önemli olan bu girişimler, küresel trendlerin yerel bazda uygulanmasını sağlamakta ve pek çok girişimcilik hikayesinin temelini oluşturmaktadır.

Yerel istihdamı zorlaştıran bir diğer husus da kuşkusuz beyin göçüdür. Diasporada öğrencilik döneminde düzenini kurabilen öğrencilerin bir kısmı o ülkede yerleşik hale gelmenin yollarını aramakta ve dönüşü ertelemektedir. Pek çok Afrikalı öğrenci, yurtdışında elde ettikleri eğitim ve iş deneyimi sayesinde daha yüksek yaşam standartlarına ve daha iyi kariyer fırsatlarına sahip olduklarını görmektedir. Abuja’nın kırsalında hayati bir ihtiyaç olan bir meslek dalının Nijeryalı erbabı kendi refahını önceleyerek ABD veya İngiltere’de kaldığında hem ulusuna karşı sorumluluğunu ertelemekte hem de pek çok örnekte gördüğümüz şekliyle asla tam olarak kabul görmeyen “yabancı” kimliği ile cevher olan beynini başka ülkelerin hizmetine sunmaktadır.

Beklentiler Gerçeklere Karşı 

Şunu gördük ki eğitimli Afrikalı öğrencilerin geri döndüklerinde yaşadıkları sorunların minimuma indirilmesi bu büyük ve çeşitli kıtanın sorunlarının en aza indirgenmesinde önemli rol oynayacaktır. O halde Afrikalı gençler için istihdam olanaklarının iyileştirilmesi hem yapısal engelleri hem de çeşitli sektörlerdeki kullanılmayan potansiyeli ele alan çok yönlü bir yaklaşım gerektirmektedir. İlk olarak, eğitim ve öğretim sistemlerinin işgücü piyasasının talepleriyle daha iyi uyumlaştırılması için elden geçirilmesi gerekmektedir. Bu, gençlerin günümüz ekonomisinde başarı için çok önemli olan dijital okuryazarlık, teknik beceriler ve girişimcilik gibi pratik becerilerle donatılmasını da içermektedir. Eğitim kurumları ve özel sektör arasındaki ortaklıkların güçlendirilmesi de müfredatın mevcut ve gelecekteki iş talepleriyle ilgili olmasını sağlamaya yardımcı olabilir. Tam da bu noktada Afrika ülkeleri hükümetleri yapacakları reformlarla ihtiyaç olan alanlarda eğitim almaları için diasporayı ikna etmeli ve yönlendirmelidir.

Hükümetler, çalışanların sosyal güvenlik ağlarına ve yasal korumalara erişimini sağlarken kayıt dışı sektörü koruyan ve teşvik eden politikaları da dikkate almalıdır. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ele alınması tüm gençler için eşit istihdam fırsatlarının yaratılmasında kilit öneme sahiptir. Genç kadınların eğitim, sermayeye erişim ve ayrımcı uygulamaların ortadan kaldırılması yoluyla güçlendirilmesi, işsizliğin azaltılması ve ekonomik büyümenin sağlanması üzerinde derin bir etkiye sahip olacaktır. Tüm bunlarla beraber eğitim gören diasporaya da büyük bir görev düşüyor. Bu görev, yıllarca acı çekmiş halklarının çığlığını unutmadan toplumsal refahı bireysele tercih etmek ve Fanon’un eleştirdiği yerli elitlerden olmamaktır.

Yazar: Dr. Ensar KÜÇÜKALTAN

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu