Cezayir’e iki farklı pencereden bakmak; Yasmina Khadra ve Idir
Idir ve Khadra Cezayir’den uzak, ömürlerinin yarısından çoğunu Paris’te geçiren bu iki ismin eserlerinin, bağımsızlık sonrası süreçte yaşanan iç sorunların aynası niteliğindedir. Sanatçılar yaşadıkları dönemin şahididir ve şahitliklerini kendi alanlarında kalıcı kılarlar.

Fransa’nın kanlı tarihini yazdığı duraklarından biri Cezayir.1830 yılında Osmanlı yönetiminden Fransa sömürgesine dönüşen Cezayir, sömürge öncesi direniş, sömürge süreci ve bağımsızlık mücadelesi oldukça kanlı geçen Afrika ülkelerinden sadece biri. Bağımsızlık sürecinde 1,5 milyon insanın öldürüldüğü, Setif ve Guelma katliamlarının bahtsız ev sahibi. Fransa, bugün Afrika’da özrü dilenmemiş pek çok suça sahip. 2005 yılında, dönemin Fransız büyükelçisi Hubert Colin de Verdière, Cezayir’de bir anma töreninde bu olayların “bağışlanamaz trajediler” olduğunu söylemiştir. Resmi anlamda bir özür ise henüz dilenmedi. Bu katliamlar Cezayir tarafından soykırım girişimi olarak tanımlanırken, Fransa soykırım suçlamasını reddetmektedir.
Bu yazının aktörleri Yasmina Khadra ve Idir. Bugün Cezayir’in, edebiyat ve müzik alanında temsil eden bu iki ismin hayatları, eserlerinde işlediği temalar, onların doğup büyüdüğü topraklarda şahit olduğu sancılı özgürlük sürecinin kanıtı durumundadır. İki isminde Fransız Cezayiri’nde doğması ve sonrasında yaşanan iç sorunların neticesinde Fransa’ya göçmeleri aynı süreci farklı iki sanatçının penceresinden görmemize vesile oluyor.
Modern Arap edebiyatının önemli yazarlarından Yasmina Khadra, asıl adı Muhammed Mûlsehûl’dur.1955 yılında Cezayir’in Beşşar iline bağlı Kinadsa’da doğdu. Eğitimini askeri okulda tamamlayan Khadra’nın edebiyata ve yazmaya olan ilgisi henüz bir lise öğrencisiyken başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra subay olarak göreve başlayan Khadra, henüz yirmili yaşlarındayken, lisede yazdığı ilk eseri ‘Houria’yı yayınladı. Khadra’nın yazma tutkusu çok güçlü olmasına karşın görevi ile çatışıyordu, 1988 yılında askerlerin yazılarının sansüre tabii tutulması kararı alındı. Khadra bu süreçte kendi adıyla üç eser yayınlasa da bu şekilde devam etmenin mümkün olmadığı kanaatine vararak eşinin adı olan ‘Yasmina Khadra’ mahlası altında yazmaya başladı. Khadra bir asker olarak sansürden kurtulmanın yolunu bulmuş olsada yazmaya yeteri kadar vakit ayıramıyordu, bu nedenle 2000 yılında istifa ederek Fransa’ya yerleşti. Eserlerini Fransızca ve İngilizce olarak yazan Khadra, çok geçmeden hem Avrupa hem de dünyanın geri kalanında tanınmaya başladı.Kabil’in Kırlangıçları, Saldırı, Günün Geceye Olan Borcu ve Kaddafinin Son Günü isimli romanları ve diğer pek çok eseri 50 dile çevrildi ve pek çok prestijli ödül aldı. Kitapları film ve animasyon filmleri olarak uyarlanarak sinema dalında da ödüle layık görüldü. Khadra, Fransa’ya taşındıktan sonra dahi kendi adını değilde mahlasını kullanmaya devam etmiştir. Bunu hem eşine duyduğu şükran duygusuyla hem de Cezayir gibi pek çok Afrika ve Ortadoğu ülkesindeki kadınların, yaşadığı zorluklara dikkat çekmek sürdürmüştür.
Berberi müziğini, dünya müziği listelerine taşıyan, Cezayir’in önemli sanatçılarından Idir. Gerçek adı Hamit Ceryat olan Idir, 1949 yılında Cezayir’in kuzeyinde bulunan Beni Yenni ‘de dünyaya geldi. Idir de tıpkı Khadra gibi Fransız Cezayir’inde doğdu. Berberi bir ailenin üyesi olarak, ailesinden sözlü kültür mirasını teslim aldı. Bulunduğu köyden jeoloji mühendisi olmak için ayrılan Idir, üniversite yıllarında Cezayir radyosunda seslendirdiği berberice bir ninni olan ‘A Vava Inouva’ ile kariyerine ilk adımını atmıştı. Şarkı, Idir’in beklemediği kadar büyük bir kitleye ulaştı fakat kendisi bunu bir müddet geç öğrenmek durumunda kaldı çünkü yayından kısa bir süre sonra vatani görevini yapmak üzere askeri birliğe katıldı.Cezayir’in bağımsızlık sürecinin ardından ülkedeki baskıcı politikalar Idir’in üzerinde yoğun bir baskı oluşturmuştu. 1976 yılında askerliğini tamamlamasının ardından Fransa’ya göç etti. Bir ninni ile başlayan müzik yolculuğu Fransa’da ivme kazandı. Fransız plak şirketi Parte Marconi bünyesinde aynı yıl 12 parçanın yer aldığı ‘ A Vava Inouva’ isimli ilk albümünü dinleyicileriyle buluşturdu.
Cezayir baskıcı yönetimine karşın Idir kendi kültürünün temsilcisi olarak hızlı bir yükseliş yaşadı. A Vava Inouva, Ssendu, Azger, Cfiyi, Isefra ve Azwaw parçalarından oluşan ilk albüm, Berberi halkının günlük yaşamından anlatılar içerirken, A Vava Inouva isimli ninnide çocukların hatta yetişkinlerin dahi korktuğu orman canavarından bahsedilmektedir. Ninnideki korku öğesi, Fransız askerlerinden başkası değildir. Idir Fransa’nın, ülkesinde ki topraklara el koyması ve milyonlarca insanı öldürmesini, büyük küçük her Cezayirli için nesiller boyu aktarılacak korku ve vahşet hikayelerini, müziğin en masum haliyle ninni formunda dinleyicisiyle buluşturdu. Ömrüne dokuz albüm sığdıran Berberi sanatçının şarkılarında; insan hakları, kültürel çeşitlilik, dayanışma temaları hakimdir. Şarkılarını, mensubu olduğu kültürün ruhuyla ve yumuşak sesiyle yoğuran Idir, son albümünü 2017 yılında çıkardı. 2020 yılında 71 yaşında Paris’te hayata gözlerini yumdu.
Idir ve Khadra Cezayir’den uzak, ömürlerinin yarısından çoğunu Paris’te geçiren bu iki ismin eserlerinin, bağımsızlık sonrası süreçte yaşanan iç sorunların aynası niteliğindedir. Sanatçılar yaşadıkları dönemin şahididir ve şahitliklerini kendi alanlarında kalıcı kılarlar. Bağımsız sonrası Cezayir iç dinamiklerini yeniden şekillendirmeye başlamıştı. Ancak bu dönemde ülke, ideolojik çatışmalar, kimlik sorunları ve toplumsal bölünmelerle karşı karşıya kaldı. Yeni dönemde, dış düşmana karşı birleşen halk, etnik, dilsel ve kültürel farklılıkları sebebiyle bölündü. Araplaştırma politikaları, Berberi kimliğinin dışlanması ve siyasal İslam’ın yükselişi, peşi sıra bir sorun yumağını doğurdu.
Idir ve Yasmina Khadra, eserlerinde bu sorunların izlerini güçlü bir şekilde yansıttılar. Idir, Berberi halk müziğiyle Cezayir’in çok kültürlü yapısını koruma çabası gösterirken, şarkıları aracılığıyla kimlik mücadelesinin sesi oldu. Özgün müziği, halkının hem kültürel kimliğini hem de bireysel acılarını dünyaya taşıdı. Özellikle “A Vava Inouva” sadece Berberi halkı için değil, tüm Cezayir için bir kimlik ve direniş sembolü haline geldi. Idir, müziğiyle, savaşın ve iç çatışmaların yarattığı bölünmelere rağmen ortak bir kültürel mirası korumaya çalıştı.
Diğer yandan Yasmina Khadra, romanlarında Cezayir’in siyasal ve toplumsal krizlerini derinlemesine ele aldı. Khadra’nın eserleri, Cezayir’in bağımsızlık sonrası travmalarını, iç savaşın yarattığı insani yıkımları ve bireylerin kimlik arayışlarını konu aldı. Eserlerinde yalnızca Cezayir’in değil, tüm savaş mağduru toplumların karşılaştığı sorunlara ışık tutmaya devam ediyor. Khadra, eserlerinde bireylerin psikolojik çöküşlerini ve toplumların yozlaşma süreçlerini işlerken, bir yandan da Cezayir’in tarihsel ve kültürel çeşitliliğini yansıtıyor.
Hem Idir’in müziği hem de Yasmina Khadra’nın romanları, bağımsızlık sonrası dönemde yaşanan kimlik krizleri, kültürel çatışmalar ve toplumsal dönüşümler için birer belge niteliğindedir. Onlar, yalnızca birer sanatçı değil, aynı zamanda halklarının tarihini ve mücadelesini geleceğe taşıyan önemli şahsiyetlerdir. Bağımsızlık için verilen mücadelenin ardından gelen iç sorunlar, Cezayir’in kimliğini, arayış sürecini temsil ederken, Idir ve Khadra bu sürecin sanat yoluyla kalıcı tanıkları olmuştur.
Yazar: Şeyma Güleryüz