Cezayir’deki Cirta Ulusal Müzesi, Konstantin kentinde yaşamış farklı medeniyetlere tanıklık ediyor
Cezayir’in Konstantin kentindeki Cirta Ulusal Müzesi, Cezayir’e ve bulunduğu şehrin çeşitli dönemlerdeki tarihine ve medeniyetlerine ışık tutuyor.
Cezayir’in “köprüler şehri” ve “bilim şehri” gibi isimlerle anılan tarihi Konstantin şehri günümüze kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yaptı.
Ülkenin kuzeybatısında bulunan ve dünyada en yüksek asma köprülerden birini bulunduran şehir aynı zamanda Afrika Kıtası’nın Mısır’dan sonra en büyük ikinci müzesine ev sahipliği yapıyor.
Fransa sömürgesi döneminde kuruldu
Müze, 1830’da Fransa’nın Cezayir’i işgalinin yüzüncü yılı nedeniyle 1930 yılında sömürge yönetimi tarafından inşa edildi.
Cirta Ulusal Müzesi kurulduğu dönemde sömürge yönetimi tarafından oluşturulan ve müze yapımı önerisini sunan Konstantin Arkeoloji Derneği Başkanı Gustave Mercier’in adıyla anıldı. Gustave Mercier Müzesi adıyla 1931 yılında ilk kez kapılarını açan müze, 1975’e kadar bu isimle tanındı.
1962’de sömürgenin sona ermesiyle müzeye Konstantin’in eski adı olan Cirta ismi verildi. Ulusal müzeler kategorisine giren yapı, bundan sonra Cirta Ulusal Müzesi olarak yeniden adlandırıldı.
AA muhabirine açıklamada bulunan Cezayirli tarihçi ve eski Cirta Ulusal Müzesi Kültürel Miras Koruyucusu Abdulhak Şuaybi, Cirta’nın dünyadaki en büyük müzeler arasında yer aldığını ve 7 binden fazla tarihi eser barındırdığını söyleyerek tarih öncesi dönemden çağdaş dönemlere kadar pek çok dönemden eser bulunduğunu ifade etti.
Müzede 14 ayrı salon bulunduğunu ve bu salonların dönemlerine ve çeşitlerine göre farklı eserleri barındırdığını kaydeden Şuaybi, şöyle devam etti:
“Müze çok çeşitli tarihi dönemlere ev sahipliği yapmasıyla öne çıkıyor; tarih öncesi çağlar, Numidyalılar, Romalılar, Vandallar, İslami dönem, Osmanlı, modern ve çağdaş dönem. Bu nedenle UNESCO, Cirta’yı Mısır Müzesi’nden sonra Afrika’daki dünyanın en güzel ve zengin müzeleri arasına aldı.”
Müzedeki “Konstantin salonunda” şehrin Osmanlı döneminde inşa edilen binaları ve caddelerini içeren küçük bir maketi olduğunu belirten Şuaybi, burada şehirdeki Osmanlı izlerinin görüldüğünü anlattı.
Şuaybi, özellikle kentte Osmanlının Cezayir Beyi Hacı Ahmed Bey dönemindeki izlerinin görüldüğünü ancak Fransız sömürgesinin bu mimariler üzerinde değişiklikler yaparak Osmanlı mimarisinin üzerini örtmeye çalıştığını ifade etti.
Müzenin turistlerin uğrak yeri olduğuna işaret eden Şuaybi, 2018 yılında müzeyi 12 bin kişinin ziyaret ettiğini ancak son yıllarda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle ziyaretçilerin azaldığını belirtti.
Cirta Ulusal Müzesi İletişim Sorumlusu Abdulmecid Bin Zerayi, Cirta’nın Cezayir’deki en eski müzelerden olduğunu, bünyesindeki eserlerle tarih öncesinden itibaren Konstantin kentinden geçen çeşitli medeniyetlere şahitlik ettiğini söyledi.
Gençlerin müzeye gereken ilgiyi göstermediğini aktaran Bin Zerayi, Kültür Bakanlığının çabalarıyla bu konuda ilerlemeler kaydedildiğine işaret etti.
Bin Zerayi, müzenin sosyal medya üzerinden çeşitli aktiviteler düzenlediğini, sempozyumlar, kurslar, kültürel faaliyetler yaptığını, bu şekilde kültürel ve tarihi mirasın öneminin anlatıldığını sözlerine ekledi.
Yedi binden fazla tarihi eseri bulunan müze, barındırdığı zengin tarihi eserler, tablolar ve parçalarla yerli ve yabancı turistler için önemli bir ziyaret yeri.
Kaynak: AA