Amerika, Afrika’da Yeni Bir Dönemin Kapısını Açıyor: Çin’e Karşı Stratejik Bir Hareket
Biden’ın Angola’ya yaptığı tarihi ziyaret, Amerika’nın Afrika’daki ekonomik stratejisinin yeniden şekillenmesini işaret ederken, bölgedeki Çin’in artan etkisine güçlü bir alternatif sunuyor.
Biden, Angola Ziyaretiyle Afrika’da Yeni Bir Dönemin Kapılarını Açıyor: Çin’e Karşı Stratejik Hamle
Biden’ın Angola’ya yaptığı tarihi ziyaret, ABD’nin Afrika’daki ekonomik stratejisinin yeniden şekillenmesini işaret ediyor ve Çin’in bölgedeki artan etkisine güçlü bir alternatif sunuyor. Bu ziyaret, görev süresini tamamlamadan önce gerçekleştirdiği önemli bir hamle olarak öne çıkıyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Angola’yı ziyaret eden ilk Amerikan başkanı olarak tarihe geçti. Bu ziyaret, sadece diplomatik bir dönüm noktası değil, aynı zamanda Çin’in Afrika’daki artan etkisine karşı güçlü bir stratejik manevra niteliğinde. Biden, kıtanın altyapı dönüşümünü hızlandırmayı hedefliyor ve bu bağlamda 2,8 milyar dolarlık bir yatırımla Lobito Koridoru demiryolu projesini hayata geçirmeyi planlıyor. Bu proje, ABD’nin Afrika’ya yönelik yatırımlarını güçlendirecek ve Çin’in hegemonik varlığına alternatif oluşturacak.
Ziyaret, ABD-Afrika ilişkilerinde yeni bir dönemi simgeliyor. Biden, Afrika’nın geleceğine vurgu yaparken Angola’nın petrol, doğal gaz ve stratejik madenler (özellikle kobalt ve lityum) gibi zengin kaynaklarına dikkat çekti. Bu kaynaklar, küresel enerji dönüşümünde hayati bir rol oynuyor.
Biden’ın ziyaretindeki en önemli unsurlardan biri olan Lobito Koridoru demiryolu projesi, Angola ve çevresindeki kara ile çevrili ülkelerden (Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi) madenlerin küresel pazarlara taşınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracak. 2,8 milyar dolarlık bu yatırım, sadece madenciliğe odaklanmakla kalmayacak; aynı zamanda tarım ve sanayi alanlarında kalkınmayı da teşvik edecek. Giza Gaspar Martins, Sun Africa’nın Bölgesel Direktörü olarak, projenin yalnızca maden taşımakla kalmayacağını, aynı zamanda tarım ve sanayi sektörlerini de canlandıracak bir “ekosistem” yaratacağını ifade etti.
Lobito Koridoru ve Çin’e Karşı Rekabet
Lobito Koridoru, basit bir ulaşım hattının ötesinde bir anlam taşıyor. Zambiya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Angola’yı birbirine bağlayan bu koridor, Afrika’nın ekonomik geleceğini doğrudan şekillendirebilir ve Çin’in bölgedeki etkisini sınırlamak için önemli bir araç haline gelebilir. Çin, Afrika’daki altyapı projelerine uzun süredir büyük yatırımlar yapıyor ve kıtanın büyümesine önemli katkılar sağlıyor. Ancak Biden’ın bu projesi, Batı’nın çıkarlarını ve ortaklıklarını güçlendirerek Çin’in mevcut hakimiyetine güçlü bir alternatif sunmayı hedefliyor.
Lobito Koridoru Yatırım Teşvik Kurumu’na göre, bu proje, Çin’in Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC) girişimlerine karşı güçlü bir denge unsuru oluşturuyor.
Çin, Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında büyük ölçekli altyapı projeleri aracılığıyla Afrika’daki etkisini artırdı. Bu girişimler, Çin’in ekonomik ve diplomatik varlığını güçlendirdiği gibi, kıtadaki uzun vadeli yatırımlarını da destekledi. Örneğin, Çin; ulaşım, enerji ve telekomünikasyon alanlarındaki altyapıya önemli katkılar sağlayarak Afrika’nın genel kalkınmasında kilit bir rol oynadı. Ancak bu projeler, aynı zamanda Çin’in siyasi ve ekonomik çıkarlarını pekiştirerek yerel hükümetler üzerinde artan bir nüfuz oluşturdu. Biden’ın Angola ziyareti ve Lobito Koridoru gibi girişimler, Çin’in büyüyen etkisine karşı bir denge kurmayı hedefliyor. ABD, Afrika ülkelerine şeffaflık, sürdürülebilirlik ve ekonomik çeşitliliği vurgulayan alternatif bir kalkınma yaklaşımı sunmayı planlıyor.
ABD’nin Afrika Politikasında Değişim
Ziyaretin sonunda Biden’ın Lobito Limanı terminalini incelemesi ve demiryolu projelerindeki ilerlemeleri gözden geçirmesi bekleniyor. ABD’nin Afrika’daki altyapı yatırımlarını daha da artırması ve Çin’in kıtadaki etkisini dengeleyecek yeni stratejiler geliştirmesi öngörülüyor.
Bu ziyaret, Trump yönetiminin Afrika’ya yönelik daha ilgisiz tutumuyla kıyaslandığında, ABD dış politikasında önemli bir değişime işaret ediyor. Biden yönetimi, Afrika’nın önümüzdeki yıllarda daha fazla ilgi göreceğini güçlü bir şekilde vurguluyor ve Çin’in artan varlığı ışığında ABD’nin Afrika politikalarının yeniden değerlendirilmesini teşvik ediyor.
Biden’ın bu gezisi, sadece ekonomik bağları güçlendirmekle kalmıyor; aynı zamanda Afrika’yı, yükselen küresel stratejik rekabetin merkezi bir oyuncusu olarak konumlandırıyor. Afrika, muazzam potansiyeliyle yalnızca bir ekonomik güç merkezi olmakla kalmayacak, aynı zamanda önümüzdeki on yıllarda küresel nüfuz için bir savaş alanı haline gelecek.