Afrika’da 2024 Seçimleri Nasıl Geçti?
Küresel güçlerin Afrika üzerindeki nüfuz mücadelesi devam ederken seçimlerin demokratik alanda yaşanan olumlu sonuçları, yalnızca yerel siyaset açısından değil, kıtada dış ilişkilerindeki stratejik değişimler açısından da önemli gelişmelere olanak sağlıyor.

Çok boyutlu dış politikası ve dinamik iç politikasıyla Afrika kıtası, 2024 yılı boyunca rekor düzeyde seçim hareketliliği yaşadı. 16 ülkede başkanlık ve yasama, 3 ülkede ise sadece yasama seçimleri gerçekleşti ve toplamda 19 ülkede sandık başına gidildi. Yıl boyunca kıtada demokratik değişimler, sürpriz gelişmeler ve tarihi ilkler yaşandı. Seçimler, gerçek rekabetin yaşandığı çok partili sistemlerden daha yüzeysel seçim süreçlerine kadar farklılık gösterirken kıtada dönüştürücü siyasal değişimler ve yerleşik siyasal düzlem de varlığını gösterdi.
Yılın ilk seçimleri Doğu Afrika’da Komorlar, Batı Afrika’da Senegal’de gerçekleşirken iç savaşın gölgesinde kalmış Mali gibi ülkelerde seçimleri erteleme kararı alıdı. Yılın son aylarında ise Tunus, Cezayir ve özellikle Batı Afrika’nın istikrarlı demokrasilerinden biri olarak öne çıkan Gana’daki seçimler büyük yankı uyandırdı. Küresel güçlerin Afrika üzerindeki nüfuz mücadelesi devam ederken seçimlerin demokratik alanda yaşanan olumlu sonuçları, yalnızca yerel siyaset açısından değil, kıtada dış ilişkilerindeki stratejik değişimler açısından da önemli gelişmelere olanak sağlıyor.
Afrika’da 2024 Yılında Üç Önemli Seçim Nihayete Erdi
2024’ün ilk cumhurbaşkanlığı seçimi, Komorlar’da 14 Ocak’ta yapıldı. Görev süresi sona eren Cumhurbaşkanı Azali Assoumani, seçimleri kazanarak dördüncü kez başkanlık koltuğuna oturdu. İlk kez 1999’da bir darbe ile iktidara gelen Assoumani, 2002 yılında cumhurbaşkanı oldu. 2002-2006 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürütürken ani bir kararla istifa ederek Komorlar’ı yeni bir seçim sürecine sürükledi. Ardından 2016 seçimleriyle görevine geri döndü. Ve 2018 yılında anayasa değişikliğiyle referanduma giderek görev süresini uzatma yetkisi aldı. Böylelikle bu yıl Cumhurbaşkanı Azali Assoumani, muhalif aday Salim Issa Abdullah’a (Yuwa Partisi) karşı %57,2 oyla seçimleri kazandı.
Komorlar yakın tarihi ile istikrar sancısını yalnızca demokratik ve seçim süreçlerinde değil küresel güçlerin kıskacına girerek nüfuz mücadelesinde de yaşamıştır. 1975 yılında Fransa’dan bağımsızlığını alan Komorlar, o tarihten itibaren 20’den fazla darbe ve darbe girişimi yaşamıştır. 2012 yılında, ada etrafından bulunan gaz ve petrol, Komorlar’da petrol yasasının yayınlanmasının ardından Bahari Resources, Discover Exploration ve Western Energy East Africa Ltd gibi İngiliz gaz şirketlerinin ağına yakalanmıştır. Yoksulluğun ve işsizliğin önemli nedenleri arasında küresel sermayedarların müdahalelerinden de kaynaklanmaktadır.
Başka bir durumda nüfusunun %98’i müslüman olan ülkede halkın büyük çoğunluğu şafii mezhebine bağlıdır. Bu nedenle kıtada hakimiyetini ve yayılımını mezhepçilik faaliyetleriyle yürüten İran ve Suudi Arabistan Komorlar’daki istikrarsızlıkların nedenleri arasında da yer almaktadır.
30 Ekim Botsvana’da yapılan seçimler, ülkenin siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak dikkat çekiyor. 1966’dan bu yana iktidarlığını sürdüren tek parti Botsvana Demokratik Partisi’nin (BDP) yenilmesi, hem yerel hem de uluslararası alanda Botsvana’nın demokratik değişim sürecine yönelik önemli sinyaller verdi. Bu seçimlerde, Demokratik Değişim Hareketi (UDC) liderliğindeki muhalefet partisi, halkın değişim talebini temsil ederek iktidar oldu. UDC’nin başarısının arkasında ise Botsvana halkının uzun yıllardır yaşadığı ekonomik eşitsizlikler, işsizlik ve yolsuzluk sorunları olarak görülmekte. Özellikle, Botsvana’nın ekonomisinin elmas madenciliğine bağımlılığı ve bundan kaynaklı sınıfsal farklılıklar, halkın UDC’nin reformist politikalarına olan ilgisini arttırmıştır.
Botsvana 1966 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazanırken ekonomik anlamda oldukça çöküntü içindeydi. Elmasların pazarlanması ve ekonomi politikalarıyla Botsvana halkı refah seviyesini arttırmya çalışsada 2008-2018 yıllarında dönemin BDP lideri Ian Khama, uyguladığı yanlış ekonomik politikaları ve artan işsizlik oranlarının yanında elmas fiyatlarının satışından yaşanan düşüş ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileyen nedenler arasındaydı. 30 Ekim tarihinin sonuçlarını yönelik halkın tepkisi benzer yönde eğilim göstermektedir. Botsvana’da muhalefetin seçimleri kazanması yönünde gerginlik yaşanacağına yönelik tutumlar yer alsada kıtada demokratik alanda üstün bir başarını sergilendi. Bu Afrika halklarının ve özellikle Afrika’da artan genç nüfusun demokrasiye olan vurgunun da önemini göstermektedir.
Nabimya’da 27 Kasım 2024 başlayan seçim 30 Kasım 2024 tarihine kadar, teknik aksaklıklardan ötürü, devam etti. Ve böylelikle seçimlerde hem Cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimlerini Afrika kıtasının ikinci Nabimya’nın ise ilk kadın Cumhurbaşkanı olan Netumbo Nandi-Ndaitwah kazandı. Nandi-Ndaitwah’ın seçimi kazanması yalnızca Namibya için değil, aynı zamanda Afrika’daki kadın liderliği için de tarihi bir önem taşıyor.
Seçim süreci, özellikle muhalefet partilerinin artan gücü ve genç seçmenlerin talepleri ile dikkat çekti. İktidardaki Güney Batı Afrika Halk Örgütü (SWAPO), 30 yılı aşkın süredir iktidarda olmasına rağmen son yıllarda zayıflayan desteği nedeniyle önemli sorunlarla karşı karşıya kaldı. Ülkede büyüyen ekonomik kriz, işsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve yolsuzluk söylemleri, SWAPO’nun seçmenini kaybetmesine neden oldu. Muhalefet ise, özellikle genç seçmenler arasında sosyal medya kampanyaları ile dikkat çekerek, değişim talebini güçlü bir şekilde dile getirdi. Bu dinamik, seçim sürecinin heyecanını artırırken, katılım oranlarının yüksek olmasını sağladı. Namibya’nın nüfusunun büyük bir bölümü 35 yaş altı gençlerden oluşmaktadır. Bu demografik grup, daha fazla iş imkanı, eğitim ve siyasi değişim talepleriyle seçimin belirleyici etmenlerini oluşturdu.
Çin’in Namibya’da altyapı yatırımları ve doğal kaynak çıkarma faaliyetleri, Batılı ülkeler tarafından eleştirilse de, SWAPO’nun iktidarda kalması durumunda bu ilişkinin güçlenmesi bekleniyordu. Öte yandan seçim sonrası oluşacak siyasi yapı, Batılı ülkeler için bölgedeki demokratikleşme süreçlerinin ilerleyip ilerlemeyeceği konusunda bir imtihan olarak görülmekte. Namibya’daki seçimler, yalnızca Afrika kıtasının geleceği açısından değil, aynı zamanda küresel aktörlerin bölgedeki stratejileri açısından da kritik öneme sahip. Demokratik sürecin korunması, uluslararası güven artırıcı etkiler yaratırken, seçim sonuçlarının Ortadoğu ülkelerinin Afrika stratejilerine yön vermesi bekleniyor. Özellikle enerji ve diplomasi alanlarında Namibya’nın yeni siyasi yapısının Ortadoğu ile ilişkileri nasıl şekillendireceği, gelecekteki işbirlikleri için belirleyici olacak.
Yazan: Ayşegül DEMİRCAN